Pusula / Kelimelerin Dünyasına Yolculuk

Düşünce Yorum Kültür Edebiyat Bilim Genel Kültür

Sağını solunu bildikten sonra, sıra diğer yönlere gelir. Onları da bilirsen artık sadece gideceğin yeri bilmek kalır. Onu da bilirsen bir de elinde pusulan varsa oh ne rahat! Ya yoksa? 

Yolda ilerlerken kaybolmaktan korkar da hep bir yerlere işaret koymak, izler bırakmak ister insan. Bunlar gerçekten denenmiş arkadaşlar. Ekmek kırıntılarını ardına bırakarak yolunu bulmaya çalışan çocukları okumuşsunuzdur masallardan. Diyeceğim, bir yerden bir yere giderken yön bulmak insanlar için her zaman bir mesele olmuş. Ben de dedim ki, yolculuklarımızda bugün “navigasyon” diye bildiğimiz şeyin mazisini öğrenelim.

Kelime anlamına bakacak olursak üzerinde kuzey güney doğrultusunu gösteren, bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç ya da “yön belirteci” diye yazar sözlükler. Ya bir de hikayesini dinlemek istersek o zaman pusula için geçmişe gitmek gerekir.

Pusula, keşif arzusunun ortaya çıkardığı önemli buluşlardan biridir. Coğrafi keşiflerin kıymetlisi. Dünyada pek çok olaya yön veren keşiflerin başını çeker desek yanlış olmaz. 

Peki pusula yokken neler oluyordu derseniz hemen cevap vereyim: Pusula yokken denizciler yönlerini bulmak için yıldızları gözlemliyorlardı. Düşünsenize, denizin ortasındasınız ve seyahat etmek için hep geceyi bekliyorsunuz. Ne zor! Pusulayla tanışınca eminim kaptan ve bütün gemi mürettebatı rahat bir nefes almışlardır. Pusulayla işleri çok kolaylaşmış çünkü.

Pusulanın icadıyla ilgili bilinen ilk hikaye şu. Pusula M.S. birinci asırda Çin’de icat edilmiş. Bu manyetik taştan altın ve mücevher bulmak için de faydalanmışlar. Pusulanın içinde yer alan iğne şeklindeki mıknatısın kuzeyi ve güneyi gösterdiğini hepimiz biliriz. İşte o mıknatıstaşı aslında M.Ö. altıncı asırda Yunanlılar tarafından biliniyormuş ama o taşın itme ve çekme özelliklerini, taşın ruhunun olduğu inancıyla bilimsel bir gerekçeye bağlayamamışlar. Ve haliyle pusulayı icat etmek de Çinlilere nasip olmuş.

Mıknatıs üzerindeki bu kuzeye doğru çekme özelliği Çinli denizciler tarafından fark edilmiş. Zeki denizciler mıknatıstaşını küçük bir tahta parçasının üzerine yerleştirip suya bırakmış ve mıknatısın sürekli kuzey yıldızını gösterdiğini fark etmişler.

Pusulanın, Çinli tüccarlar tarafından Müslüman ülkelere, buradan da Avrupa’ya ulaştığı rivayetler arasında. Gerçek olansa Avrupalıların pusulayı ilk kez on ikinci yüzyılda gördükleri. Pusulayla tanışan ilk millet Fransızlar, ardından İngilizler ve İzlandalılar olmuş. 1269’da Fransız bilim adamı iğneyi bir mile geçirdikten sonra bunu yarı saydam ve derecelendirilmiş bir kutunun içine yerleştirmiş ve böylece pusulanın ana hatlarını oluşturmuş. 1520 yılında manyetik sapma ölçülmüş, 1700 yılında da pusula için harita çıkarılmış. Gemicilerin rehberi olduğu için de bilinmeyen denizlere açılmak isteyen maceraperestler bu sayede yeni yerler keşfedebilmişler.

Gelelim günümüzdeki pusulanın gelişimine. 1825 yılından sonra birkaç farklı pusula ortaya çıkmış. Bu süreç 20. asırda İngiliz bir fizikçinin elektromıknatısı bulmasıyla da devam etmiş. İlk el yapımı pusulanın buluş belgesi 1885 yılında alınmış.

Bugün artık gemilerin dışında uçaklarda da “jireskop” isimli pusulalar kullanılıyor. Cep telefonlarında valizlerin üzerinde... Artık her yerde pusulayı görmek mümkün arkadaşlar. Siz yeter ki nereye gideceğinizi bilin ve yönünüzü bulmak isteyin.

 

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!