Mendil / Kelimelerin Dünyasına Yolculuk

Düşünce Yorum Kültür Edebiyat Genel Kültür

Mendil deyip geçme

Mazisini bir dinle

Hafife alanlar elbet olur

Sen önce bil, fikrini sonra söyle

Şimdilerde en çok kolanyalı mendili duyuyor kulaklarınız. Kokulu, ıslak mendili görüyor ve belki de en sık onları kullanıyorsunuz. Haklısınız. Ama benim anlatacağım onlar değil. Ben pamuklu, kumaştan olan mendilin hikâyesini anlatacağım sizlere. Ne zaman hiç ses çıkarmadan, yokluklarını hissettirmeden kaybolup gitti mendiller? Ne zaman mendilin tahtını ele geçirdi dilimizde mendil diye gezdirdiğimiz şeyler? Toplanın yamacıma, tek tek anlatmaya başlıyorum bildiklerimi. Bakalım siz de öğrenince sevecek misiniz?

Biz, mendili ilkokuldayken taşırdık cebimizde. Bir de değil, tam iki tane. Birini elimizi yüzümüzü silmek için kullanırdık, diğeri de hep temiz kalır, kalp hizasında dururdu, siyah önlüğün üst cebinde. Öğretmenimiz ne zaman tırnaklarımızı kontrol edecekse, sıranın üstüne sererdik mendilimizi ve uzatırdık parmaklarımızı. Aramızda minik tatlı bir yarıştı bu. Mendili de parmakları da temiz olanın keyfine diyecek yoktu.

Mendil, temizliği masumiyeti ve özeni temsil ederdi arkadaşlar. Hala da öyledir. Bakmayın siz farklı kültürlerde bambaşka niyetlerle kullanılmasına. Bugün daha çok, ucu ceketlerin cebinden görünen ipek mendiller süs olarak gözlere hitap etse de geçmişi bundan ibaret değil.

Kimi medeniyetler güneşten başını korumak için kullanmış, kimi burunlarını kuvvetli bir şekilde temizlemek için. Kimi işçi sınıfı da mendili sıcakta terini silmek için yanlarında bir bez parçası olarak taşımış.

Yüzyıllar boyunca nezaket sembolü olan mendili sağlık için gerekli bulanlar da olmuş, giysisinin önemli bir parçası haline getiren de. Roma’da at yarışlarını, alana mendil atarak başlatırlarmış. Batı’da tiyatrolara giderken acıklı sahneler için hazırda tutulan gözyaşı mendilleri olurmuş. Avrupa’da ise ölümcül hastalıkların belirtilerini gizlemek için mendili kenarlarına çilek, kiraz motifi işleyerek kullanmışlar.

Bizim kültürümüzde mendil, sevinçte de hüzünde de başköşede yerini almış. Askere gidecek gençlere, eve gelen misafire, yeni evililere, bayramlarda küçük çocuklara ve sağdıçlara mendil hediye edilirmiş. İpekten yapılmış, köşeleri nakış işlemeli mendiller neredeyse bir sanat eseri değerine ulaşmış yıllarca. Hele bayramlarda kenarına altın, gümüş akçe iliştirilen, içlerine lokum, şeker konulanlar çok başka kıymetliymiş. Çocuklara, gelinlere açık şekilde harçlık vermeyi ayıp sayan kültürümüz, mendili bir tür zarf olarak kullanma hassasiyetiyle bize öğrettiği çok kıymetli bilgileri de içinde saklamış.

Küçücük bir cep mendili meğer neler neler anlatırmış. Vedalaşırken sallanılan, halay çekilirken aranılan, camdan sarkıtılan mendilin yerini maalesef bugün çok başka şeyler almış.

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!