Hadi aklınızdan bir sayı tutun ve sayının iki katını alıp 10 ekleyin, onu da 2’ye bölüp sonra da tuttuğunuz sayıyı çıkarın... gibi zihinsel oyunlu soruları duymayanınız yoktur. Ben de şimdi size buna benzer bir şekilde arkadaşlarınız arasında sorulmasına alışkın olduğunuz biçimde şu soruyu soruyorum “Şükrettiğiniz şeyler içinde aklınıza gelen ilk üç şey ne olurdu desem ne dersiniz?”
Siz bunu bir düşünedurun o sırada bu soruyu bana siz sormuşsunuz gibi ben anlatmaya başlayayım.
Geçen akşam ailecek dışarıdan eve dönüş yolunda kaldırıp başımı göğe baktım. Gözüme birçok bina çarptı. Binaların içindeki evlerin kiminin ışıkları yanıyor kimininkileri de kapkaranlıktı. Pencereleri aydınlık olan evlerin içindeki insanlar gibi o anda ben de evimde olmayı istedim. Çok yorulmuş olmalıyım ki o esnada güvenilir bilip sığındıkları evlerinde oturan insanlara çok özendim. Bir an evvel ben de şehrin yorucu gürültüsünden, kalabalığından kurtulup evime, yuvama gitmek istedim. Peki ya sonra ne mi oldu? Bizim ayaklarımızın rotasını ezbere bilip vardığı evlerimiz gibi akşam olup da evlerine sığınamayan insanlar geldi aklıma arkadaşlar. İnsan betondan ya da ahşaptan fark etmez sırtını korkmadan yaslayabildiği bir duvarın varlığına da pekala şükredebilirmiş meğer onu anladım. Bunu düşünmek bile iyi gelmişken sizlere topu topu iki harften ibaret olan bir sözcüğü evi anlatmak geçti içimden.
Sözlükler ev kelimesi için, “içinde bir tek ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı.” “Dört duvar arası yer.” veya “Bir kimsenin ya da bir ailenin oturduğu, içinde yaşadığı yer, konut.” dese de ben içinde güvende olmak istenilen, derdin, elemin kapının dışında kalması gereken, arzulanan, huzur dolu olması beklenen, içine sevdiklerinin sesi, kokusu dolduğunda daha da güzelleşen yer, demek istiyorum. Evet bir annenin yaptığı yemekle ev halkının doyduğunu görmekten keyif aldığı, bir babanın işe giderken sıcaklığına emanet ettiği çocuklarının güvenli bir yerde uyuyup uyandığını düşünmesi gereken bir yerdir ev. Daha kapısından adım atılmadan balkonundan orada birilerinin yaşadığına işaret olan türlü türlü çiçeklerin, mesela eğrelti otunun, afrika menekşesinin olduğu, taze soğanın yetiştiği saksıların belli bir yer kapladığı yerdir ev.
Günlük koşuşturmalarımızın ardından bizi her halimizle bağrına basacak sayısı az ve öz olan insanların olduğu binbir heves ve istekle varılan mabettir ev.
Artık siz şükredeceğiniz şeyler içinde evi ilk üçe mi koyarsınız bilmem ama “ev” benim için halısı, perdesi, yatağı, yorganı ile değil de sevdiklerinle mutlu olup, sevdiklerini mutlu edebildiğin huzur duyabildiğin şükür vesilesi bir yerdir arkadaşlar. Ne demiş büyükler “mekanlar mekinlerle (içindekilerle) güzeldir, gerisi beyhude!”
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız