Görgülü Kuşlar 4

İslamiyet Kültür Edebiyat Genel Kültür

Sevgili arkadaşım selamlar! Nasılsın, halin keyfin nasıl? Yeni bir yıla girdik; bu yıl ümmet-i Muhammed’e ve hassaten her birinize af ve afiyet getirsin inşaallah. Bugün yine birlikte keyifli bir yolculuğa çıkacağız, hazır mısın?

 

EVE DESTURSUZ GİRMEMEK

“Destur” kelimesini hiç duydun mu arkadaşım? Biliyorsun ki her yazıda en azından bir yeni kelime öğrenmezsek olmaz. 

Sözlüğe bakalım mı? Destur, sözlükte “izin, müsaade” anlamlarına gelir. Bugünkü görgü kurallarımızdan ilki ise eve destursuz girmemektir. 

Eve destursuz nasıl girilir arkadaşım, birlikte düşünelim mi? Şimdi sen bana diyebilirsin ki, bizim evlerimiz güvenlikli, kapıda kilit var; evin kapısına varmadan bina kapısının kilidi var! Kim bizden izin almadan hop diye evimize girebilir ki? Eğer böyle düşündüysen hakkın yok değil ama biraz eksik var demektir. 

O da şu ki: Biz modern zamanlarda yaşayan insanlarız sevgili arkadaşım, fakat insanlık bizimle var olmadı değil mi? Hz. Âdem yaratıldığından beri insanlar dünya üzerinde yaşıyorlar. O zamanlarda sence kilit, megafon filan var mıdır dersin. Aslında o kadar uzağa gitmeye bile gerek yok, biliyor musun?  Şöyle ki: Ben birçoğunuz gibi İstanbul’da yaşıyorum ama buralı değilim. Bir köyüm var, akrabalarımın çoğu da orada yaşar. Çocukluğumdan beri hemen her yaz köye gideriz. 8-9 yaşlarındayken bir şeyin ilgimi çektiğini hatırlıyorum. Sadece bizim köy değil, hangi köye gitsek hemen her evin üzerinde anahtarının olduğunu fark etmiştim. Açıkçası bu beni baya şaşırtmıştı. Nasıl ya, diyordum içimden, ya hırsız girerse? Şehirde hiç böyle bir şey görmemiştim, aklım almıyordu. Kapıların üzerinde anahtar olması demek, dışarıdan gelen birinin anahtarı çevirip hop diye evin içine girebilmesi demekti ve bu çok tehlikeliydi. O zaman öyle düşünmüştüm yani. Ama hiç de tehlikeli filan olmuyordu, kimseler küt diye evin içine dalmıyordu. Anahtarı çevirmeden evvel ya kapı tıklatılıyor, tıklatılmasa bile içeriye muhakkak sesleniliyordu. Zaman zaman ihlaller muhakkak olmuştur ama biz genel uygulamadan söz ediyoruz. 

Sanırım bizim bugün seninle öğrendiğimiz bu görgü kuralını köydeki insanlar uzun zamandır biliyordu. Biz şimdi şehirlerde anahtarı üzerinde takılı ev bulamayız tabi ama sen birinin ziline bastıktan sonra “müsait misiniz, içeri girebilir miyim?” diye sormayı unutma, e mi arkadaşım. 

Az daha unutuyordum bak. Bu görgü kuralımız nereye dayanıyor biliyor musun: Bir ayete! Hadi o ayetle bitirelim: “…Eğer o evlerde kimse bulamazsanız—size izin verilmedikçe—oralara girmeyin. Size (kabul edemiyoruz), “dönün” denirse hemen dönün; bu sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah bütün yaptıklarınızı bilmektedir.” (Nur Suresi, 28. ayet)

 

YER HAKKI

Arkadaşım düşün ki sınıfça sinemaya gidiyorsunuz. Arkadaşların yanında, merakla beklediğin film karşında, mısır patlakları elinde; ooh değmeyin keyfinize!.. 

O ara lavaboya gitmen gerekti. Gittin, geldin bir de baktın ki yerinde birisi oturuyor!? Nasıl hissedersin? Sevinçli hissetmeyeceğin kesin… 

Bizim kültürümüzde kaynağı yine bir hadis-i şerife dayanan bir görgü kuralımız var: Eğer bir mecliste, yani toplulukta, biri yerinden bir iş için kalkarsa oraya kimse oturmaz; çünkü orası kalkan kişinin yeridir. Bana ne kalkmasaydı o da, diyemeyiz arkadaşım, olmaz. Hedefimiz görgülü kuş olmak değil mi? Unutma sakın. 

Hadi bu görgü kuralımıza kaynaklık eden hadise bakalım: “Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Allah’ın Elçisi: Biriniz oturduğu yerden kalkıp dışarı çıkarsa döndüğünde, eski yerine oturma önceliğine (herkesten) daha fazla sahiptir, buyurmuştur.” 

Sakın kimsenin yerine oturma arkadaşım, anlaştık mı… 

Bir dahaki sayıda görüşmek dileğiyle!

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!