Ramazanımız mübarek olsun sevgili arkadaşım! Nasılsın, hayat nasıl gidiyor? Teravihlerde boy gösteriyor musun? Biz 10-11 yaşlarındayken teravihe büyük bir ciddiyetle hazırlanır, komşularla camiye gider, yine çok ciddi olarak namaza durur ama namazın bir yerinde muhakkak gülerdik. Siz de arkadaşlarınla bunu yaşıyor musunuz? Bizi en çok güldüren şey önümüzdeki teyzenin eteğine kafamızın takılmasıydı—ki bence hala komik. Gerçi bizim gülmek için bir sebebe de ihtiyacımız yoktu ya, olsun… Senin de otuzlu yaşlarına geldiğinde tebessüm ederek hatırlayacağın cami anıların çok olsun inşallah. Hadi yeni görgü kurallarımıza geçelim!

 

MİSAFİRE HÜRMET

Geçenlerde bir misafirliğe gittim. Ev sahibi yaşamış olduğu bir olayı anlattı, komiğime gitti seninle de paylaşmak isterim. Evine gittiğim arkadaşım temiz ve oldukça düzenli birisi. Çocuklarının dağıttıkları şeyleri kendileri toplamaları hususunda bir kural koymuş ve kurala çok disiplinli şekilde riayet etmiş. Yani kuralı hiç bozmamış. Bazen kızı toplamak istemediğinde ona kesin bir şekilde, “sen dağıttın sen toplayacaksın,” dermiş. 

Bir gün evlerine çocuklu bir misafir gelmiş. Çocuğun yaşı küçükmüş ve anladığım kadarıyla oyuncakları birazcık dağıtmış. Arkadaşım da kızına oyuncakları toplaması için misafir çocuğa yardımcı olmasını istemiş. Kızı misafir çocuğun yanına gitmiş ve ciddi bir şekilde, “sen dağıttın sen toplayacaksın,” demiş. Arkadaşım böyle söylediğini duyunca mahcup olup, kızım ben sana böyle söylüyorum ama misafire böyle söylenmezzz, diye araya girmek durumunda kalmış. 

Niye mahcup olduğunu tahmin ediyor musun? Çünkü sen de muhakkak biliyorsundur ki, misafir bizim kültürümüzde çok önemlidir, saygıda kusur edilmez. Yumuşak ve nazik davranılır. Arkadaşımın kızının tavrıysa, fark ettiğiniz üzere, pek de nazik değilmiş.

Sevgili arkadaşım daha önceden de konuştuğumuz gibi bizim kültürümüz İslam ile yoğurulmuş bir kültür olduğu için, misafirin bu kadar önemli olmasının sebebi aslında İslam. Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadisinde; “Misafirin bulunduğu eve hayır, bıçağın devenin hörgücüne ulaşmasından daha çabuk ulaşır.” buyurmuş. Araplar misafire ikram için deve kestiklerinde işe hörgücünden başlarlarmış. Sonra bir başka hadisinde; “Misafirini ağırlamayanda hayır yoktur.” buyurmuştur. Bu yüzden bizim kültürümüzde misafir çok çok önemsenmiş; hatta ona “Tanrı misafiri” denmiştir. 

Hadi gel Türkler için misafirin ne kadar önemli olduğunu yabancı bir askerin ağzından dinleyelim. Comta de Marsigli isimli İtalyan bir asker ve araştırmacı, on yedinci yüzyılda Osmanlı’yı gezmiş ve sonrasında bir hatırat yazmış. Bizim misafirperverliğimiz ile ilgili de şunları söylemiş:

“Türkler hiçbir din farkı gözetmeden bütün yabancılara karşı son derece misafirperverdirler. Ana yollar civarındaki köylerde oturanlardan hali vakti yerinde olanlar öğleden evvel ve akşam üstü gezintiye çıkıp yolcu bulmaya çalışırlar. Eğer bulacak olurlarsa evlerine davet ederler ve hatta çok defa misafirin hangi eve ineceğini tayin ederken kavgaya bile tutuşurlar.” 

Misafir ağırlamak için kavga etmek… Daha üst kademesi yok sanırım.

 

 

YARDIMSEVER OLMAK

Çok sevdiğim bir hikaye var. Vakti zamanında bir bedevi devesiyle çölde yolculuk yaparken yerde bir adam görmüş. Hemen devesinden inip adamın yanına koşmuş. Zavallı adam, “su, su,” diye inliyormuş. Adam da bunun üzerine kendi suyunu paylaşmak için devesine doğru giderken yerdeki adam kalkıp koşmuş ve deveye binip kaçmaya başlamış. Bunun üzerine devenin sahibi, “bunu sakın kimseye anlatma,” diye adamın arkasından bağırmış. Deveyi çalan adam, “neden,” diye sorduğunda, “çünkü bunu duyan kimse bir daha yolda gördüğü birine yardım etmez,” diye cevap vermiş. 

Hikaye gerçek ya da değil, bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey var ki, devesi çalınan kişinin çok hikmetli bir söz söylediği. 

Yardımsever olmak hem bir görgü kuralı hem de erdemli bir davranıştır sevgili arkadaşım. Bizim dinimizde de çok önemli bir yeri vardır. Hatta İslam’ın beş şartından biri olan zekat, tam da yardımlaşma üzerinedir. Zekat ibadeti kişinin elindeki malın bir kısmını ihtiyacı olan bir başkasına vermesi; yani Müslümanların birbirleriyle yardımlaşmasıdır. 

Yardım illa para ile olacak diye bir şey yok tabi ki. Kimin ne imkanı varsa onunla yardım eder. Kimi parasıyla, kimi bedeniyle; yani hizmet ederek, kimi bilgisiyle. Yeter ki paylaştığı şey karşısındakinin bir ihtiyacını karşılıyor olsun. Bu bağlamda Buhari’de geçen bir hadisi paylaşmak isterim: “Kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin ihtiyacını da Allah giderir.” 

Bir diğer hadis: “Bir kimse kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da ona yardımını sürdürür.” Burada geçen kardeş kelimesinin sadece aynı anne babadan doğmuş olmak olmadığını biliyorsun değil mi? Tüm Müslümanlar kardeştir. Sen de yardıma ihtiyacı olan birini gördün mü muhakkak atıl; yaşlı bir teyze bir şey taşımaya çalışıyorsa ben taşıyabilirim de, annen evi toplamakta zorlanıyor mu hemen işin ucundan tut, kardeşin bir soruyu çözemedi mi hemen anlat, bir kedi bir yere mi takıldı hemen koş kurtar. Şu hayatta tam bir yardım avcısı ol…

Bir dahaki sayıda görüşmek üzere!

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!