Görgülü Kuşlar 5

İslamiyet Kültür Edebiyat Genel Kültür

Merhabalar sevgili arkadaşım! Umarım çok güzel bir ara tatil geçirmişsindir. Bugün seninle beraber iki yeni görgü kuralı öğreneceğiz, hazır mısın? Haydi o zaman, başlayalım:

 

İNSANLARIN SÖZÜNÜ KESMEMEK

Canım arkadaşım seninle bir anımı paylaşmak istiyorum. Geçenlerde kalabalık bir meclisteydim. Bilirsin, kişi sayısı çok olunca sağlıklı bir şekilde konuşmak zorlaşır. Gerçi onun da ayrı bir tadı vardır ama biraz yorucu olabilir. Bu kalabalık mecliste konuşmak zaten yeterince zorken, bir de birisi senin sözünü sürekli keserse aman Allah’ım, yandın! Anlat anlatabilirsen.

Ben de işte tam olarak bunu yaşadım. Hep beraber muhabbet ederken bir arkadaş sürekli benim ve diğer insanların sözünü kesti. Aslında bu durumu biraz anlayabiliyorum. İnsan heyecanlandığı ya da ilgisini çeken konular olunca onunla alakalı bir şeyler söylemek istiyor. Ben de aynısını yaşıyorum. Ama sen heyecanlanır konuşursan, ben heyecanlanır konuşursam, o heyecanlanır konuşursa bu mecliste kim kimi anlayabilir? Arı kovanındaki uğultu gibi bir ses odanın içinde bir o yana bir bu yana salınır durur.

Hem kimse sözünün kesilmesinden de hoşlanmaz. Açıkçası ben de hoşlanmadım arkadaşım. Herkesin sözünü kesen kişi benim de sözümü birçok defa kestiği için az daha burnundan ateş çıkaran bir ejderhaya dönüşecektim. Allah’tan ben ejderhaya dönüşmeden meclis dağıldı da ucuz atlattık; yoksa neler olurdu bilmiyorum.

Biz görgülü kuşlar olarak kimsenin sözünü kesmemeye dikkat edelim arkadaşım. Kimseyi öfkeli bir ejderhaya dönüştürmek istemeyiz değil mi? Ben şahsen istemem. Ejderhaların ne yapacağı hiç belli olmaz.

 

***

 

ISRARCI OLMAMAK

Arkadaşım sen bir koltuğa oturduğunda belli bir alan kaplarsın değil mi? Hatta koltukta oturduğun o yeri vücudun ısıtır, hafif bir çukur oluşur. Vücudunun bir hacmi, sınırları vardır ve bir yeri kaplarsın. Aynı şekilde duygularımız, düşüncelerimiz, karakterimiz de bir yer kaplar. Ama kapladığı alan gözle görülmez. Gözle görülmediği için de bazen o alan başkaları tarafından zorlanır.

Nasıl olur bu peki? Mesela ısrar ile.

Hadi bunu biraz daha açalım. Sırada yanında oturan arkadaşını ittirmeye başladığını düşün. Sen ittirdikçe o kenara kayar, sen ittirdikçe o kenara kayar; en sonunda ya sıradan düşer ve kızar ya da, “yaa n’apıyosun arkadaşım düşücem görmüyor musun!” diye çıkışır. Peki haksız mıdır, tabi ki hayır. İşte bu örnekte olduğu gibi birine bir şeyi yapma ya da yapmama konusunda ısrar edersen onu istemediği bir şeyi yapmaya zorlarsın. Bu da onun görünmeyen alanını sıkıştırır ve en sonunda ya sana öfkelenir ya da yapmak istemediği bir şeyi yapmak zorunda kalır ve yine sana öfkelenir. İnsanların sınırlarını zorlamak hiç güzel bir davranış değildir; karşı tarafı gerçekten zora sokar.

Mesela yakın arkadaşlar toplandınız ve sinemaya gideceksiniz. Herkes tamam ama bir arkadaşınız, “ben gelemiyorum,” dedi. Başladınız “neden gelemiyorsun, gelsene, çok güzel eğlenicez, oyunbozanlık yapma” demeye. Ama aslında o arkadaşınız parası olmadığı için gelemiyor ama bunu söylemek istemiyor olabilir. Siz aslında iyi niyetle gelmeye zorladığınızda, yani ısrar ettiğinizde; hiç istemeden onu zor duruma sokmuş oluyorsunuz.

Şimdi anladın mı sevgili arkadaşım? O yüzden kimseye ısrar etmiyoruz anlaştık mı? Bir dahaki sayıda görüşmek dileğiyle.

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!