Arkadaşım yine ve yeniden merhaba!
Bugün seninle kulağıma bir şarkı gibi tınlayan, sevdiğim kelimelerden birini paylaşmak istiyorum: Örf.
Örf kelimesi benim kulağıma hep çok hoş gelmiştir. Sana da öyle geldi mi? Hadi anlamına bakalım: “Yasalarla belirlenmediği halde halkın kendiliğinden uyduğu gelenek, âdet.”
Benim kelimelere düşkünlüğümü az çok anlamışsındır diye düşünüyorum. En az onun kadar düşkün olduğum başka bir şey varsa o da geleneklerimizdir; yani Anadolu örfü. Mesela kına gecelerimiz, mesela bayram kutlamalarımız, mesela cenaze evine kap kap yemek taşımalarımız, mesela mevlitlerimiz (ve onun en güzel kısımlarından olan tavuklu pilavımız :)) Bizim geleneklerimiz saymakla bitmez arkadaşım. Bugün seninle hem gelenek hem de görgü kuralı olan yeni bir şey öğreneceğiz. Ki bu aynı zamanda bir hadis. Bir taşla üç kuş!
İKRAMA EN YAŞLI KİŞİDEN BAŞLAMAK
Şimdi hayal et, mesela bir ev oturmasına gitmişsiniz. Annen, baban, kardeşlerin, amcaların, yengelerin, kuzenlerin, deden, nenen herkesler orada. Tüm akrabalar toplanmışsınız; yemekler yenmiş, muhabbet ediliyor, o sırada ev sahibi bir tepsi çayla içeri girdi ve çayı ilk sana ikram etti? Olabilir mi sence böyle bir şey? Olamaz arkadaşım:) O mecliste, yani toplulukta, deden ve nenen dururken çay ilk sana ikram edilemez, böyle bir şey olabilemez. Neden peki?
Çünkü bizim geleneklerimizde bir topluluğa bir şey ikram edilecekse en yaşlı kişiden başlanır. Peki bizim yüzyıllardır yaşattığımız bu geleneğin kaynağının bir hadis olduğunu söylesem sana? Oh, ballı lokma. Örfümüzü yaşatırken bi taraftan da Allah’ın razı olduğu bir iş yapıyorsun, insan daha ne ister?
Arkadaşım biliyorsun ki yaşlılar başımızın tacıdır. Bu yüzden de onlara hürmet ederiz. Hürmet ne demek biliyor musun? “Bir şeye veya bir kimseye değer vermekten ileri gelen ölçülü davranma hissi, çekinme ile karışık bir sevginin verdiği dikkat ve itina gösterme duygusu.”
İşte onlara beslediğimiz hürmet duygusundan sebep bir mecliste bir şeyi ikram etmeye ilk yaşlılardan başlarız, onlara itina gösteririz. Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin.
ÜÇ KİŞİ BERABERKEN, İKİSİNİN ARALARINDA KONUŞMAMASI
Gelelim bir diğer görgü kuralımıza. Şimdi yine hayal et: Hafta sonu üç arkadaş buluşmuşsunuz; güzel bir animasyon izlemişsiniz, gülmüşsünüz, eğlenmişsiniz sonra oturup muhabbet ediyorsunuz. Bir anda diğer iki arkadaşın birbirleriyle fısır fısır bir şey konuşmaya başlamışlar. Nasıl hissedersin? Sanki senden bir şey saklıyorlar gibi değil mi? Sana söylemek istemiyorlar gibi düşünürsün. İstenmediğini hissedersin ve bu seni üzer. Harika geçen bir gün sadece bu olaydan sebep senin için kötü biter.
İşte böyle olmasın, o fısır fısır konuşmanın dışında kalan kişi üzülmesin diye çok güzel bir görgü kuralımız var bizim. Hem de bu da yine bir hadise dayanıyor. Yani Peygamberimiz bunu böyle yapmayın; üç kişi beraberken, ikisi aralarında özel konuşmasınlar, öbürünü üzer demiş.
Bizim dinimiz hayatın her alanıyla ilgili ölçüyü koymuş arkadaşım. Kimsenin kalbi kırılsın istememiş. Sen de buna çok ama çok dikkat et olur mu? İstemeden kimseyi üzmeyesin.
Bir dahaki sayıda görüşmek üzere arkadaşım, sevgiler!
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız