Öğretmen / Kelimelerin Dünyasına Yolculuk

Düşünce Yorum İslamiyet Kültür Edebiyat

Size bir soru: Öğretmeni bir oyuncağa benzetseniz o hangi oyuncak olurdu arkadaşlar? 

Siz düşünedurun ben aklıma geleni söyleyeyim. Matruşka. Evet mat-ruş-ka. 

Matruşkayı kimler biliyor bakalım? Bilenlere aferin, bilmeyenler için hadi gelin anlatayım. 

Hani şu iç içe geçen ahşaptan yapılan oyuncak bebekler var ya. Hani el yapımı cıvıl cıvıl renklerle süslenmiş uzaktan bakınca tek bir figürmüş gibi görünen ama açtıkça içinden bir benzeri çıkan ve böyle büyükten başlayıp iki parmağının arasına alacak kadar küçücüğünü bile içine gizleyen bebekler... 

Heh işte öğretmen deyince benim aklıma hep bu oyuncak geliyor. Öğretmenler de öyledir ya bazen. Zamana ve olaya göre başka bir halini gösterir bize. Disipliniyle ve tok sesiyle kuralları anlattı mı devasa gibi gelir, bazen de yüzüne yayılan gülüşüyle yanına eğilir, seninle minicik bir çocuk oluverir. İçinden farklı farklı hallerini çıkarır şaşarsın. Sürpriz bir oyuncak gibi acaba bir dahaki sefere ne çıkacak diye düşünürsün. Hem çok eğlenceli hem de çok heyecanlıdır böylesi. Hiç ummadığın yerde müjde gibi gelir. 

Bazen bir kahraman, bazen bir anne, bazen de bir babaya bürünüp türlü halleriyle görünmesini ben hep buna bağlarım. 

Sadece kendisi değil “öğretmen” kelimesi de bana kalsa böyle. Kelimenin öğretmekten geldiğini düşünecek olursak, bütün mesleklerin öğretiminde yine öğretmenler var. Müthiş seziş gayretiyle bir bedende düzinelerce insan olmak sadece öğretmenlere has bir beceridir. O öğretir başka başka mesleklere sahip olacak öğrenciler yetiştir ve her bir öğrenciyle tekrar açılır da içinden çeşit çeşit meslekler çıkar gibi gelir. Ve bu hiç bitmez bir fabrika gibi üretir de üretir.

Öğretmen aynı zamanda bir sözcüğün kısaltılmış hali gibidir tek başına. Açılımı oldukça uzun olduğu için sayfalarca yazsak da bitiremeyeceğimizden böyle kısaltmaya ihtiyaç duyulmuş gibi hissederim çoğu zaman. Düşünsenize; kimine göre istediğimiz sorudan başlayıp başlayamayacağımızı sorduğumuz, kimine göre tuvalete gitmek için bile izin aldığımız kişilerdir onlar. Herkese göre tanımı çok farklıdır.

Şimdi size bir sır vermenin tam zamanı bence. Ben de bir öğretmenim. Yazmayı çok sevdiğim için yazar bir öğretmenim. Yani sadece dondurma değil de çikolata soslu dondurma gibi bir şey düşünün. İkisi bir arada. 

Peki benim öğretmenlikten anladığım ne diye sorarsanız onu da size anlatayım: Şimdiye kadar tanıdığım öğretmenlerimin bütün güzelliklerini tek bir öğretmende gördüm ve ben hep onun gibi bir öğretmen olmaya çalıştım arkadaşlar. Haklı olarak nasıl biri olduğunu merak edeceksiniz. Hakkınız var. Merak edilmeye de bilinmeye de değer.

O öyle bir öğretmendi ki, uçsuz bucaksız diyarların yorgun yolcularının konakladığı kervansaraylar gibi sıcacık, emin, cömert… Kışla yaz kucaklaşırdı onun ellerinde. Çorak toprakların bağrından nehirler akıtır vahaya dönüştürürdü yaşadığı tüm coğrafyayı. Kelimeleri öpücükler kadar yumuşak bir biçimde sarıp sarmalardı çocukları. Kelimeleri yıldız olurdu dinleyenin göklerinde. Kandil kandil aydınlatır tüm karanlıkları ve iz bırakırdı yaşadığı günden asırlar sonrasına bile. Çölün bağrındaysa kuzey nehirleri kadar serin olması gerektiğini, bir meltem gibi esmesini bilirdi yanık yüreklerde. Umutlar oluştururdu, düşsüz akşamlarda bütün umutsuzlara. İnsanlık sürdüğü kadar süren bir aşkla, cehalet zindanlarının kalın duvarlarından sızan ışıktı o. 

Bu ışıkla gözleri kamaşırdı karanlık ruhların. Yeryüzünün onuru olmak için O (s.a.v) hep öğretti. Kimseyi ayırmadan hor görmeden hem de. Her davranışı, hürmet ve takdire layıktı. Bütün kusurları muhteşem bir manzaraya dönüştüren bir mehtap gibiydi. O (s.a.v) öyle güzel bir öğretmendi ki arkadaşlar, en zor olan şeyler bile o öğretti diye kolaycacık oluverdi. 

Şimdi siz söyleyin bakalım sizin öğretmenleriniz size en çok neleri sevdirerek öğretti?

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!