Gül / Kelimelerin Dünyasına Yolculuk

İslamiyet Kültür Edebiyat

Çiçekler aralarında konuşurlarken duydum. Duyar duymaz da size söyleyeyim dedim arkadaşlar. Gül, çiçeklerin de şahıymış çocuklar, duyduk duymadık demeyin. 

Ben sadece bizim bahçenin en değerli çiçeği sanırdım; meğer gülün çiçeklerin içinde de saltanatı varmış.

Gülün tarihî yolculuğu insanlık tarihi kadar eski. Bu eşsiz çiçek, tarihin her döneminde kendine mühim bir yer edinmeyi başarmış. Cazibesiyle kraliçelerin, sultanların ve cümle hükümdarların her zaman gözdesi olmuş. 

Bir devre adını veren bu tefekkür simgesi çiçek, o dönemde 1108 çeşit renkte üretilmiştir.

Gülün ticaret amaçlı ilk kez Edirne’de üretildiğini ve ilk gül yağı sanayisini Türklerin yaptığını, gül suyu, gül tohumu, gül yaprağı ile yapılan ticarete, savaşlar önce gölge düşürse de sonraları gülcülük sebebiyle büyük bir göç yaşandığını, hatta bu göçler esnasında bugün Isparta’nın gül şehri olarak bilinmesinde büyük bir katkısı olan Müftüzade Gülcü İsmail Efendi’nin bastonunun içinde getirdiği bir tanecik gül fidesini şimdilerde güller diyarı olarak bilinen Isparta’ya dikmiş olduğunu da İbn-i Batuta Seyahatnamesinden okuyup öğrenebilirsiniz. 

Ama benim size anlatmak istediğim şey başka. 

Bütün bunlardan öte bir gülden, gülün anıldığı en güzel yerden, içinde bulunduğumuz bu ayda kutlu doğumu olan Peygamberimizin’in (sallallahu aleyhi ve sellem) gül ile temsil edilmesinden bahsetmek istiyorum size.

Gül ilahî güzelliğin ve bu güzelliğin işareti olan Hz. Peygamber’in simgesidir arkadaşlar. Peygamber, gül olarak tasvir edilmiş, gül olarak anlatılmıştır. 

Arkadaşlar, eğer içinizde ismi gül olan ya da isminin içinde gül geçen varsa bilsin ki gül, Peygamberimiz’in (sav) sembolü olunca, ad olarak da kullanılmıştır. 

Bu Gül (sav) sevgisi, “Gül, Gülbahar, Gülbeden, Gülistan, Gülhan, Gülşan, Gülcan, Gülten, Gülriz, Gülnur, Gülenaz, Gülay, Güler, Gülsever, Gülbey, Gülçin, Gülcihan…” gibi, Peygamberimize (sav) muhabbetimizi ifade eden yüzlerce “gül”lü ismi dilimize kazandırmıştır. Ve bu anlayış, Peygamberimiz’in (sav) sevgili zevcesi Hz. Aişe’nin (radıyallahu anhâ) adını, Peygamberimiz’in (sav) sembolüyle birleştirmiş AYŞEGÜL yapmıştır.

Şairlerimizin, ediplerimizin dilinde onun remzi ‘Gül’ olmuştur. Farsça’da bütün çiçeklere gül derler. Bizimse gül dediğimizin adı Gül-i Muhammedî’dir.

Biliyor musunuz şairlerin şairliklerini ispat etmeleri için beşeriyetin en hayırlısı, en şereflisi, evrenin o en güzel gülü olan “O Sevgililer Sevgilisi” Peygamberimizi anlatmak, ona karşı olan sevgilerini, saygılarını ve bağlılıklarını ifade etmek için yazdıkları şiirleri, na’tları, mevlitleri olurmuş. Bu, bir şairin şair sayılmasının en önemli ölçülerden biri olarak kabul edilmiş. 

En büyük şairler, yazarlar, o ‘Gül’ü vasfeden, o ‘Gül’ün sevgisini gönüllere eken, gönüllerde çoğaltan ve yaygınlaştıran, sözleri, kelimeleri, cümleleri, ifadeleri ile eserlerini güzelleştirmeye, dillerini ve gönüllerini coşturmaya, yollarını aydınlatmaya çalışmışlar. Şiirlerinde ondan bahsetmeyeni şairden saymamışlar.

Var mısınız biz de içinde ‘gül’ geçen bir şiir yazalım Peygamberimizin bu kutlu doğumunda, ne dersiniz?

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!