Meryem'in Kitaphanesi

Kültür Edebiyat Genel Kültür

Soğuk havası ve dolaplardan inen sıcacık kazaklarla yumuşacık yün çoraplardan tanıdığımız aralık ayından merhabalar canım arkadaşlarım!

Her ay sizlere anlatıp tanıttığım tomurcuklar çoktan kendi kitaphanenizde serpilip güzel bir ağaca dönüştü bile!

Fakat bu tomurcuğumuz büyüyüp ağaç olmakla kalmamış, bir de dert dinleyip sizi onlardan kurtaran bir arkadaşa dönüşmüş. Adı daa: ENDİŞE AĞACI

Elbette meraklandınız fakat önce onu binbir emek ile büyütüp yetiştiren yazarını tanıtmalıyım:

Marianne Musgovre hanımefendi, ilk romanını bizler gibi çocukken, 11 yaşındayken yazdı. Yazmaktan asla vazgeçmeyen yazarımız kendini sürekli geliştirdi ve birazdan anlatacağım bol ödüllü ilk yayımlanmış romanını yazdı.

Ve sıradaa bu ayın pek sürükleyici kitabııı!

Siz bu tomurcuğu elinize alıp okumaya başlamadan önce ufak bir uyarı yapmak istiyorum. Başkarakterimiz olan JJJ (tıpkı yan yana dizilmiş üç tane şemsiye sapı gibi), yani Juliet, yaşadığı zorlukların üstesinden gelmeye çalışırken kendinizi onun yerine koyup aynı durumda kendinizin neler yapabileceğini düşünebilirsiniz.

Şimdi hem giriş yapalım hem de Juliet’i biraz daha yakından tanıyalım: Kendisi düzenli ve söz dinleyen bir çocuk. Aynı zamanda “kurutulmuş ağustos böceği (toplam elli bir)”, “tuhaf şekilli silgiler (toplam yüz kırk üç adet)” şeklinde koleksiyonlar yapmayı seven de biri. Küçük kız kardeşi ile problemlerden ise, istese de uzak durmayı beceremiyor. Sonuçta abla olmak zor iş. Psikolog bir annesi, çılgın bir bilim insanı olan babası ve el işi dersine gidip türlü türlü ilginç eşya yapan büyükannesi ise evin diğer üyeleri.

Sırada ise bir tespit var:

Bana sorarsanız her çocuk zaman zaman kendi içinde problemler yaşar, bazen de arkadaşlar arasında, aile içinde, okulda...

Sonuçta okulda bir öğrenci olmak da zordur evde bir abla olmak da… Önünüze sevdikleriniz ve değer verdikleriniz hakkında “BÜYÜK” bir sorun çıktığında ne olur peki?

Önce kabul edelim, çok üzülebiliriz hatta ağlamak bile gayet normal. Fakat bazen bu üzüntü verici olayların üstesinden gelmek için denediğiniz çözüm fikirleri fayda vermeyebilir.

Peki, bu durumda ne yapabiliriz?

Madem yeni bir çözüme ihtiyacımız var, o hâlde sizi Juliet’in ona büyük büyük büyük annesinden kalan odaya davet edebilirim! İçeride ne mi var? Aslında kısa bir süre öncesine kadar babasının çılgın deneylerine yuva olan pis kokulu bir odaydı o kadar. Fakat temizlenip boşaltılınca normal, güzel ve soluk renkli duvar kağıtları ile kaplı bir yere dönüştü. Bizim asıl sürprizimiz, o duvar kâğıdının altında saklı! Korkmadan nazikçe kâğıdı yırtar, yırtar ve yırtarsanız...

DEVASA BİR ENDİŞE AĞACI ile karşılaşacaksınız!..

Görünüşte sadece altı daldan, bir küçük siyah kovuktan ve her dalın üzerinde olan altı farklı hayvandan ibaret gibi gözükebilir. 

Ancak bir vombat, bir keçi, bir tavus kuşu, bir tavşan, bir köpek ve bir ördek düşündüğünüzden daha fazla değerli olabilir!
Peki nasıl

“Her gece endişelerini bu ağaca asıyorsun, böylece seni uykusuz bırakmıyorlar.”

“Nasıl yani? Ne demek bu?” (dediğinizi var sayıyorum :))

“İşe seni endişelendiren bir şeyi düşünerek başla. Endişenin avuçlarının içinde olduğunu hayal et ve onu, o konu hakkında bilgi sahibi olan hayvanın dalına as.”

Kendini rahatlamış hissedeceksin, emin ol. Bırak bütün gece senin yerine o hayvan düşünsün. Böylelikle tatlı bir uykudan ve uyku getiren muhteşem hayallerden mahrum kalmazsın.

Ertesi gün, kimbilir belki endişeni ortadan kaldırabilecek bir çözüm bulursun. Böylece endişelenmek yerine yepyeni fikirlere ve musmutlu anılara sahip olursun.

Eğer gerçekten kendi “ENDİŞE AĞACI”n işe yarar ve hayvanların sana bir yardımı dokunursa önce mutlu ol sonra da bana veya ağacına teşekkür et.

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!