Bol bol yağmur, sinirli bulutlar, dallarından yeterince nasiplenmiş yapraklarını döken ağaçlar ile “İşte geldim!” diyen ekim ayından merhabalar canım arkadaşlarım!
Bu ayın değerli tomurcuğu, başınızı aşağı eğdiğiniz ve yukarı kaldırdığınız takdirde görebildiğiniz her şeyi anlatıyor:
ŞU ACAYİP YERYÜZÜ
…
Aslında sadece “toprak” diye bilip söylediğimiz bu kıymetli hazine, içinde barındırdığı nimetlerle bizlere bir yaşam sunuyor. İşte bunun farkına varmak ve kıymetini bilmek adına yazılmış bu kitap, ilk aklınıza gelen ansiklopediler gibi değil. Çünkü bu tomurcuğun sahibi olan pek kıymetli yazarımız Tarık Uslu, biz okurları eğlenerek öğrenmenin keyfine ulaştırıyor. 15 kitabı aşmış olan bu “Acayipler Serisi” sizleri her seferinde Allah’ın yarattığı sonsuz evrenin içindeki büyüklü küçüklü mucizelerle tanıştırıyor.
…
Eveeet, şimdi de bu ayın asıl tomurcuğuna gelelim.
Kendine özgü şekli ile biricik dünyamız, içinde barındırdığı akıl almaz özellikleriyle sizi çok şaşırtacak!
Bu kitabın anlattığı bazı bilgileri emin olun sizler de duymamışsınızdır. Belki okul kitaplarında veya evinizde eğilip bükülmüş dergilerde Dünya’nın GEOİD diye adlandırıldığını duymuşsunuzdur. Fakat uzun bacaklı ve koşmayı pek seven deve kuşlarının yumurtası ile Dünya’nın ne kadar benzediği ile ilgili bir bilgi duymamışsındır.
Peki çokça ünlü Saftirikles’in, Dünya’nın düz olup kocaman Caretta Caretta’ların üzerinde durduğunu söylediği bir teorisini bilen var mı diye sorsam?
Astronotların uzaya çıktığında boylarının kaç cm uzadığını da duymamışsınızdır bence.
Sırf bunları okuyunca bile kendinizi süper havalı bir bilim insanı zannedebilirsiniz. Bence bir mahsuru yok:)
Fakat daha bitmedi, yeni başlıyoruz..
Tomurcuğumuzun bazı sayfalarında yer çekiminin olmadığı bir güne uyanabilirsiniz, benden söylemesi. İyi mi olur kötü mü olur sizin için bilemem. Fakat uçan bir yatakta uyanmak güzel olabilirdi…
Yerin bu inanılmaz çekiciliğinin ne kadar güzel veya kötü olduğunu önce Newton’a, sonra da sevgili yazarımıza soracağız. Emin olun her şey bir elmadan ibaret değil.
Peki bizi üzerinde taşıyan kocaman yer kabuğuna ne demeli?
Hadi minik bir soru sorayım sizlere: Sizce Dünya’da yaşamın izlerini taşımaya devam eden bu yer kabuğunun tam ortadaki çekirdeğe uzaklığı ne kadardır?
Oldukça uzun ve zor, hatta neredeyse tahmin edilemez bir soru değil mi? Olsun ben de yeni öğrendim, meraklanmayın. Açıklıyorum:
Tam tamına 6370 kilometre! Bizim sadece yürüdüğümüz, ebelemece oynadığımız, mangal yellediğimiz toprak parçasının kalınlığı ise 40 kilometre ediyor!
Her ne kadar yanlış olduğunu bilsek de, sevgili dev Caretta Carettaları düşünmek, bu kadar büyük bir uzunluğu düşünmekten daha kolay.
Biricik dünyamıza neredeyse tüm rengini veren, dörtte üçünü dolu dolu kullanan suya ne demeli peki?
Neyse oralara girmeyeceğim, nasılsa o mevzuyu Fiko ve Mahmut Abi ile halledersiniz.
Ben cevaplardan çok sorularla ilgileniyorum açıkçası. Çünkü aklımda olduğundan bile habersiz olduğum yeryüzü ile ilgili sorular bir anda cevaplarla karşılaştılar.
Eğer sizin de zihninizde:
“Yer bizi çekmese ne olur ne biter?”
“Yanardağlar neden yanar?”
“Dinozorların benzin deposunda ne işi var?”
...
Gibi sorular cevaplarını arıyor ve koşuşturup duruyorlarsa, hadi buyrun “yeryüzü”nün gizemli sayfalarına…
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız