Yapraksız ağaçlar ve “bbiirrrrrr” dedirten soğuk rüzgârlar ile kendini belli eden kasım ayından bir merhaba canım arkadaşlarım! Bu ayın heyecanlı tomurcuğu çok, çok, çok, meraklı!..
Adı bile merak etmenizi sağlayacak türden:
ABARTMA TOZU
Her ay olduğu gibi tomurcuğumuzdan önce, onu besleyip büyüten sahibinden, yani yazarından bahsedeceğim:
Şermin Yaşar, 1982 doğumlu ama henüz büyümedi. Sanki hâlâ bizler gibi çocukluğunda yaşıyor.
En sevdiği şeyler: oyun oynamak, masal dinlemek, hikâyeler uydurmak...
Sevmediği şeyler: çikolatın bitmesi, hep yetişkinlerin haklı olması falan…
Korkuları: hamam böcekleri ve çatık kaşlı büyükler.
Hayalleri: ohoooo, yazmakla bitmez.
Dedemin Bakkalı, Cingo, Kuş Masalları gibi muhteşem komik ve acayip sürükleyici kitapları da yazmış olan pek sevgili yazarımız, yazdığı tomurcuklar gibi çok sevecen ve çocuk ruhlu biri.
Ve sıra geldiii tomurcuğumuzaaaa!
Evet, ben bir kitabı size tanıtacak olabilirim ve bu satırları okumanızı deli gibi isteyebilirim ama bu sefer başka bir ricam olacak sizden. Şimdi siz bu cümleyi okuduktan sonra elinizdeki dergiyi bir yetişkine verin ve ben “Tamam şimdi gözlerini açabilirsin!” diyene kadar ona okutun. Kapadın mı gözlerini? Çok güzel, başlıyorum:
Şimdi senden hayal etmeni istiyorum. Annen ve baban ellerinde bir şişe su, kafalarında saç bandı, üstlerinde de eşofmanlar, “Bir ki üç, bir ki üç...” diye diye yatağının başında saat 06.00’da koşuyorlar. Seni de o saatte uyandırıp bütün mahalleyi koşarak turlamanı istiyorlar. İçinden, “Tövbeler olsun, n’oluyoo?!” derken bir bakıyorsun bütün mahalle cozutmuş! Babaannenin pansiyonu olmuş sana tuzak otel, dedeler nineler sokağın ortasında gülle atma rekoru kırıyorlar, beriki eve girip çıkan herkesi itfaiye hortumu ile yıkıyor, banka sahibi bir diğeri var olan bütün parasını saymaya çalışıyor ve geriye kalan bütün kasaba halkı harbiden tozutmuş durumda!
Bütün aileni ve yakınlarını ziyaret ediyorsun. Biri dijital ekran bağımlısı olmuş, başka biri sırf soyadı “ÇOKAL” olduğu için bütün gün alışveriş yapıyor...
Ve artık kararını veriyorsun, kasabada aklı başından gitmemiş tek kişi sensin! Kasım abi ya da Asım abiden yardım istemeyi her zaman istiyorsun ama herkes gibi o da çok meşgul.
“Tamam şimdi gözlerini açabilirsin!”
Eveet, işte durum bu kadar vahim canım arkadaşlarım. Bütün kasaba halkını bu “her şeyi abartma” işinden vazgeçirmen lazım bir şekilde.
Tomurcuğumuzdaki kahraman elbette ki elinden gelen her şeyi yapacaktır ama kitabın sonunu da söylersem kabarmamış bir kek ikram etmiş gibi olurum:)
Fakat siz siz olun, bu tomurcuğun bazı sayfalarında okuyacağınız karakterler gibi hatalar yapmayın…
…
Konumuz sevgi de olsa nefret de, gelin bizler her şeyin Allah tarafından bir ölçüyle yaratılması gibi, etrafımızda ölçülü yaratılmış her bir şey gibi bütün işlerimizi abartmadan, ölçülü bir şekilde yapalım. Böylelikle ne doyumsuz oluruz ne de bencil.
Şunun da hatırlatmasını yapayım, olur da bir gün yolunuz Aşağı Buğdaylı’ya düşerse Yukarı Buğdaylı’daki büyük değirmene uğramanızı tavsiye ederim. Çünkü madem abartmadan ve bir ölçü ile yaşamak istiyoruz, o zaman Buğdaylı Müzesi bunun için harika bir yol gösterici olur!
Kim bilir, belki Tevfik Kılıkırkyarar’ı veya Kasım abi ya da Asım abiyi hatta Öküz Altında Buzağı Arama Genel Müdürlüğünden birini görürsünüz. Görürseniz selamımı söyleyin olur mu?
Belki gelirken de hatıra niyetine bir tane Buğdaylı ekmeği alırsınız.
Aman dikkat edin, çok kabarmış olmasın!..
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız