Meryemin Kitaphanesi

Temmuz ayında buluşmanın verdiği heyecan ve mutlulukla merhabalar canım arkadaşlarım!

Bu ayın tomurcuğu, yazın olmazsa olmazı güneş kadar güler yüzlü ve kıpır kıpır durumda. Yerinde duramayacak kadar heyecanlı olduğu için hemen sizlerle tanıştırmak istiyorum:

YENİ ÖĞRETMEN.

Peki kim bu yeni öğretmen? Elbette ki bu pek sevecen ve gizemli öğretmenin bir adı sanı ve neden yeni olduğunun sebepleri var. Fakat ben size öğretmenimizden önce sevgili tomurcuğumuzun sahibi ve yazarı Dominique Demers hanımefendiden bahsetmek istiyorum. Çünkü “Bayan Charlotte’ın Maceraları”nın yazarı olan bu hanımefendi, besleyip büyüttüğü tomurcuğunu hiç çekinmeden kendisi kadar mutlu ve coşku saçan bir öğretmen olarak yazıvermiş! Üç çocuğunun annesi ve yetişkin dilinde “doktora” denilen bir ünvana sahip kendileri. Çocuk dilini anlama ve anlatma konusunda aldığı bu ünvan sayesinde hem tanınıp ün sahibi olmuş hem de ne mutlu ki bu kitabı yazmış.

Veee şimdi de, kocaman cadı şapkaları gibi (ama tepesi sivri değil de yuvarlak) olan şapkalardan takan yepisyeni öğretmenimiz Bayan Charlotte!!!

Az evvel yanlışlıkla ismini söyleyip sürprizi bozmuş olabilirim ama olsun. Bizi daha çoook sürprizler bekliyor.

İlginç şapkasının yanı sıra uzun ve eski olduğu kadar da güzel görünen bir gece elbisesiyle okula gelen öğretmenimiz, açıkçası biraz şey...

Eee nasıl desem? Tuhaf desem ayıp olur şimdi. Garip? Yok yok olmaz, zaten yakışık almaz. En iyisi şöyle diyeyim ben:

OLAĞANÜSTÜ!

Emin olun ne abarttım ne de yanlış bir şey dedim. Tam anlamıyla olağanüstü bir öğretmen bu Bayan Charlotte.

Bayan Charlotte’un öğretmenlik yapmaya geldiği okul ise hiç onun gibi yeni değil. Herkesin aklına gelebilecek ve mutlaka görmüş olabileceği bir okul gibi. Çocukların ağzında “Bay Çatlakkafa” diye söylenip bilinen müdür, belki biraz anormal ve korkutucu olabilir o kadar. Geriye kalan her bir şey normal. Okulun sınıfları, öğrencileri, öğretmenleri veya bahçesi...

Fakat hoplaya zıplaya ve de kendi kendine konuşa konuşa okula giriş yapan öğretmenimiz, birden her şeyi değiştiriverir.

Tamam, abarttım biraz. Belki bütün okul için değil ama öğretmenlik yapmaya geldiği sınıf için kendisi harika bir çözüm. Çözüm diyorum çünkü bir önceki ve ondan önceki öğretmen gibi birini beklerken, karşılarında yamuk yumuk bir taşla fısır fısır sohbet eden birini bulunca farklı biri olduğunu anladılar.

En başta her ne kadar “Gertrude” adını taktığı çakıl taşı ile, tatlım kıymetlim, diye başlayan küçük minik sohbetler yapıp biraz dersi aksatsa da, bu yeni öğretmenin derslerle arasının iyi olmadığını sınıf anlar. DERSLERLE ARASI İYİ OLMAYAN BİR ÖĞRETMEN!

Evet, yanlış okumadınız. Bu sebepten ötürü de öğretmenimiz tarafından şöyle bir karar alınır. Günün ilk saatleri “zorunlu şeyler”e ayrılacak (matematik, fen bilimleri veya hayat bilgisi gibi), sonrasında da koca bir günün yarısından fazlasını “eğlenceli şeyler”e harcayabileceklerdi!

Örnek vermek hiç de sıkıntı değil. Bayan Charlotte’un harika bir futbolcu olup müthiş bir gol kralı olduğunu söylemiş miydim? Aynı zamanda kendisi harika bir hikaye anlatıcısı. Bazen çocuklara o harikulade hikayelerinden anlatırken artık orası bir sınıf değil bir mağara bazen de bir çöl… Arada sırada kendilerine saldıran bir goril, üzerinde seyahat ettikleri bir deve de olabiliyor her şey. Hikayenin sonu her ne olursa olsun genelde gerçekte şöyle bitiyor ama: Bay Çatlakkafa sinirden zaten kafasında bir tutam kalmış olan saçlarını yolarak pencereden onları izliyor veya tırnaklarını yiyor. Onu bu halde görüp acıyan Bayan Charlotte, hikayeyi bitiriyor veeeee:

Başka bir hikayeye geçiyor!..

Günler günleri böyle kovalar dururken öğrencilerin çoğu yavaş yavaş derslerden keyif almaya ve okulu çok eğlenceli bir yer olarak görmeye başlar. Şöyle söyleyeyim, eğer benim öğretmenim de okul bahçesine içi çuvallarla dolu bir el arabasında duvarları ölçmek için haşlanmış spagetti çubukları getirseydi, bence de matematik dersi daha zevkli geçerdi!

Yine günler böyle güzel mi güzel, eğlenceli mi eğlenceli geçerken bir gün çok kötü bir şey olur. Aslında çoğu zaman olan bir şeydir bu ama Bayan Charlotte’un bundan hiç haberi olmamıştır. Sınıftan iki çocuk hararetle birbirlerine vurmaya başlamış ve büyük bir kavga çıkmıştır. Birinin burnunun kanaması ve diğerinin gözünün morarmasıyla biten kavga en sonunda Bayan Charlotte’un kulağına gider. Ama kimse bilmiyordur ki yeni öğretmenlerinin ŞİDDETE ALERJİSİ vardır!

Ne kadar dil döküp uğraşsalar da öğretmenlerinin gitmesine engel olamazlar. Artık iş baş karakterimiz ve onun arkadaşının, bütün sınıfın imzasını ve özrünü taşıyan mektubu götürmesine kalır..

Emin olun Bayan Charlotte gayet iyi bir şekilde bu özrü kabul eder. Ama öğrenci velileri okula gelip bu olağanüstü öğretmeni durup dururken şikayet ederlerse bilmem velilerin özrü kabul olur mu?..

Kabul etsin etmesin yine de bu kötü olaylar öğretmenimizin harika ve muhteşem biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Bu yüzden içiniz rahat olsun. Güzel tomurcuğumuzun bize yeni arkadaşları ile geldiğini unutmayın. Çünkü Bayan Charlotte’un maceraları bu kadarcık olmaz, olamaz!

“Acayip Bir Bakan, Gizemli Kütüphaneci, Yeni Futbol Antrenörü” ile devam eden serüven sizleri heyecanla bekliyor!

Okullar başlamadan size bir soru: Sizce sizin sınıfınızın çevresini ölçmek için kaç spagetti makarna gerekir? :))

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!