Sözlüklerde “ekime elverişli arazi, tarla” diye geçse de bizim bu kısacık bilgiyle yetinmemiz toprağa hakısızlık olur. Toprağı gelin bir de benden dinleyin.
Hem verir hem de verileni içine alıp kabul eder, saklar büyütür. Bereket kelimesi bu yüzden en çok onun adının önünde yakışıklı durur. Bir çocuğun en güzel oyuncağı, en verimli öğretmeni ve en eğlenceli arkadaşıdır. Toprak, ölülerin emanet edildiği emin emanetçimizdir. Islandığında çevreye yaydığı rayiha, soluklara karışır da nasıl iyi gelir. Kalabalık doğumlar yapan geniş gövdeli bir annedir. Tüm mahlukatın ayaklarını bastığı taban, yarasalar için ise tavan desek yeridir. (Bunu bir bilmece olarak kullanabilirsiniz size benden hediye, verdim gitti.)
Gökyüzünü en çok o seyreder, insanı en güzel o ağlatır, yaradılış harcımız ve fiziken son durağımızdır. O kadar zaman, onca canlı gelmiş geçmiş üzerinden ağzına kadar dolmuş dolmuş da isyan etmemiştir.
Toprak, ayaklarımızın emin olarak basıp gezindiği yer, yazın ayrı kışın ayrı uçsuz bucaksız manzaraları üzerinde misafir eden zemindir.
Ormanları yeşilin her tonuyla sarıp sarmalayan geniş kucaktır.
Yaşadığımız evimizi, koca koca binaların, yolların, yolcuların yüklerini hep sırtında taşımıştır yıllardır.
Türlü türlü madeni derinlerinde barındırır.
Yaşarken ikramıyla, ölünce usulca koynuna kabul edişiyle bize şefkatiyle bilinen anneyi hatırlatır.
Boşuna mı toprak ana denilmiş ona!
Uzanıp boylu boyunca dayanıklı bir dinlencedir.
Mezarlarımızı da sırtlanır. Dünümüz de onda bugünümüz de yarınımız da hep onda saklıdır.
Nefes alır ve nefes aldırır.
…
Peki dünden bugüne hep hayatımızda olan toprağın kıymetini biz yeterince biliyor muyuz sizce? Hayır mı? Onun bu muhteşem döngüsünü anladığımız zaman sanki bir bimeceyi çözmüş olacağız. Kendi kendini taşıyan kurda kuşa yuva, aşa yemişe kaynak olan toprağın sağlığına kendi bedenimize nasıl dikkat ediyorsak öyle gözümüz gibi bakmalıyız.
Şu dünya üzerinde yediğimiz nice rengarenk nimetin, içtiğimiz suyun toprağın bağrından bize hediye edildiğini düşündünüz mü? Bu hediyelerimizi içinde barındıran toprak olmasa, bir anda alsalar elimizden ne yaparız hiç düşündünüz mü?
Öyleyse bir akrostiş benden:
Tut sen de bu işin ucundan
O olmazsa yaşayamaz insan
Park bahçe tüm coğrafyan
Renksiz kalır iyi bakmazsan
Ağaçı yaprağı doğayı seviyorsan
Korumayı öğren geç olmadan
Sen de yaz bir tane dilersen
toprağı ben de koruyacağım dersen
okuyalım adını Arkadaş Dergisi’nden.
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız