Yabancı Kelime Sisleri / Masal

Düşünce Yorum Kültür Edebiyat Öyküler Genel Kültür

Bir varmış, bir yokmuş; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken, pire berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, annem düştü beşikten, babam çıktı eşikten… Koştum ninemin dizine, baktım tatlı yüzüne. Bana bir masal anlatmasını istedim… 

Tıngır elek, tıngır felek demişler, bu masalı şöyle anlatmışlar. Kulak verin bu masala a dostlar!.. 

Bir zamanlar, Türkçe’nin güzellikleriyle dolu olan bir köyde Ali adında cesur bir genç yaşarmış. Ali’nin en yakın arkadaşları da onun gibi Türkçe’yi çok seven ve korumak isteyen gençlermiş. Ancak bir gün köylerinde “Yabancı Kelime Sisleri” adında tuhaf bir olay meydana gelmiş.

Yabancı Kelime Sisleri, köyün etrafını sararak yavaşça Türkçe kelimelerini örten bir sis tabakası oluşturmuş. İnsanlar bu sis içinde konuşsalar da kelimelerinin anlamları kaybolup gitmiş. Köyün neşesi kaybolmuş, çünkü insanlar artık duygularını ve düşüncelerini ifade edemez hale gelmişler. 

Ali ve arkadaşları, Türkçe’nin bu tehlikeli durumunu değiştirmek için bir araya gelmişler. 

Toplandıklarında Ali: 

— Arkadaşlar, Türkçe’nin gücünü geri kazanmak ve korumak bizim elimizde. Yabancı Kelime Sisleri’ni dağıtarak dilimizi tekrar parlatacağız, demiş. 

Arkadaşlarıyla birlikte, her biri Türkçe’nin güzelliklerini anlatan cümleler kurmaya başlamışlar. Her kelimeyi ve her cümleyi özenle seçmişler; Türkçe’nin zenginliğini yansıtmak için ellerinden geleni yapmışlar. Geceleri yıldızların altında toplanıp masallar ve hikâyeler anlatmışlar, şiirler söylemişler.

Bir gün, Yabancı Kelime Sisleri tekrar köyün üzerine çökmüş. Ancak bu sefer Ali ve arkadaşları hazırlıklıymış. Ellerindeki Türkçe kelimeleri bir araya getirerek güçlü cümleler kurmuşlar. Sisler yavaşça dağılmış, köyün üzerindeki baskı kalkmış. Köylüler, güzel Türkçe kelimelerin ve ifadelerin tekrar hayat bulduğunu görmüşler. 

Ali, arkadaşları ve köy halkı bir araya gelmişler, Türkçe’yi coşkuyla kutlamışlar. 

Artık herkes, Türkçe’nin değerini daha iyi anlamış, onun zenginliğini ve gücünü korumak için ellerinden geleni yapmaya karar vermişler. 

Ve o günden sonra, Ali ve arkadaşları köylerini her türlü yabancı etkiden korumak için çalışmışlar. Türkçe’yi yaşatmanın ve güzelliğini korumanın önemini herkese anlatmışlar.

Bir gün, köylerine uzak diyardan bir gezgin gelmiş. Gezgin, köylerinin değişimini ve dilin güzelliğini duyduğunda adeta büyülenmiş. Arkadaşlarla tanışmış, onların çabalarını ve azmini takdir etmiş. Birlikte büyük bir etkinlik düzenlemeye karar vermişler: “Türkçe Şöleni” 

Türkçe Şöleni, köy meydanında büyük bir kutlama ile gerçekleşmiş. İnsanlar, güzel Türkçe kelimelerin ve ifadelerin tadını çıkarmışlar. Hikâyeler dinlemişler ve şiirler okumuşlar. Köy meydanı, kelimelerin dans ettiği ve anlamların birbirine dokunduğu bir yer haline gelmiş. 

Ve böylece, arkadaşlar ve köy halkı, Türkçe’nin gücünü korumuşlar. “Yabancı Kelime Sisleri” artık onları etkileyememiş. Dilin güzellikleri ve zenginliği, insanların kalplerinde ve düşüncelerinde sonsuza kadar parlamış.

Gökten üç elma düşmüş, biri bu masalı okuyanların başına, biri bu masalı yazanın başına, biri de dilimizi doğru ve güzel kullanan herkesin başına…

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!