Dilin Büyülü Ormanı / Masal

Kültür Edebiyat Felsefe

Bir varmış, bir yokmuş; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Kaf Dağı’nın ardındaki çok uzak bir ülkede “Dilin Büyülü Ormanı” adında harika bir yer varmış. Bu ormanda farklı renkte ve şekilde çiçekler açarmış. Her çiçeğin ayrı bir anlamı ve güzelliği varmış. Ancak en özel çiçekler, Türkçe çiçekleriymiş.

Türkçe çiçekleri, ormanın en güzel köşesinde büyürmüş. Onların yaprakları parlak, rengârenk ve en önemlisi, her kelimenin bir hikâyesi varmış. Bu çiçekler, insanların düşüncelerini, duygularını ve hayallerini ifade etmelerine yardımcı olurmuş.

Bir gün, Dilin Büyülü Ormanı’na giren bir çocuk olan Ali, bu özel çiçekleri görmüş. Onların güzellikleri ve anlamları Ali’yi büyülemiş. Ancak Ali, ormanda bir tehlikenin olduğunu da fark etmiş. Yabancı kelimeler adlı kötü yaratık, ormanda dolaşıp güzel Türkçe çiçeklerini yerlere çalmaya başlamış. İnsanlar da farkında olmadan yabancı kelimelere daha fazla ilgi göstermeye başlamışlar. Böyle olunca da Türkçe çiçekleri güzelliklerini gösteremeyip yavaş yavaş solmaya başlamışlar.

Ali, Türkçe çiçeklerini korumak için ne yapacağını düşünmeye başlamış. Derken, ormanın en yaşlı ağacı olan “Efsane Ağacı” ona seslenmiş: 

— Ali, sen içindeki güçle Türkçe çiçeklerini koruyabilirsin, yabancı kelimelerin etkisini kırmak için önce kendi dilini ve kültürünü daha iyi tanımalısın. Türkçe çiçeklerinin anlamlarını ve güzelliklerini insanlara anlatarak yabancı kelimelerin kötü etkisini azaltabilirsin, demiş. 

Ali de cesaretini toplayarak yabancı kelimelerin kötü etkisini bozmak için çabalayacağına söz vermiş…

Ve sonrasında Ali, ormanda dolaşıp insanlarla konuşmuş, Türkçe çiçeklerinin güzelliklerini anlatmış. Onlara, dilimizin gücünü, kelimelerini ve anlamını korumanın ne kadar önemli olduğunu aktarmış. İnsanlar, Türkçe çiçeklerine olan sevgilerini hatırlayarak yabancı kelimelere karşı daha dikkatli olmaya başlamışlar.

Zamanla, insanlar tekrar Türkçe çiçeklerine ilgi göstermeye başlamışlar. Yabancı kelimelerin etkisi azalmış, Türkçe çiçekleri tekrar canlanmış. Yabancı kelimeler adlı kötü yaratık da ormandan kaçmış, çünkü artık onun gücü kalmamış. Dilin Büyülü Ormanı, Türkçe çiçekleriyle dolup taşmış, her kelimenin bir hikâyesi ve anlamı insanların kalbine dokunmuş.

Ali ve onun gibi Türkçe’yi sevenlerin çabaları sayesinde Dilin Büyülü Ormanı tekrar eski parlaklığına kavuşmuş. Yabancı kelimeler artık orayı terk etmiş, çünkü insanlar Türkçe çiçeklerinin güzelliklerini anlamış ve onları koruma sözü vermişler. Ali, Dilin Büyülü Ormanı’nın kahramanı olmuş ve Türkçe çiçeklerinin eşsiz değerini herkese hatırlatmış.

Ve böylece, Türkçe çiçekleri ve onların güzel anlamları, Dilin Büyülü Ormanı’nda her zaman varlığını sürdürmüş, insanların kalplerini aydınlatmış ve gelecek nesillere aktarılmış. Türkçe çiçekleri her zaman korunmuş, insanların kalplerinde yeşermeye devam etmiş…

Gökten üç elma düşmüş, biri bu masalı okuyanların başına, biri bu masalı yazanın başına, biri de dilimizi doğru ve güzel kullanan herkesin başına…

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!