Görgülü Kuşlar 12

Düşünce Yorum İslamiyet Kültür Edebiyat

Sevgili arkadaşım selamlar! Nasılsın, iyi misin? Bugün seninle iki yeni görgü kuralını konuşacağız, hazır mısın? Hazırsan başlayalım; Bismillah. 

YERE TÜKÜRMEMEK
Sevgili arkadaşım ben lise dönemindeyken bir olay yaşamıştım; hâlâ unutmam, sana onu anlatmak istiyorum. Önceki yazılardan birinde bahsetmiştim biz yazları köyümüze gideriz. Yine köye gittiğimiz bir yaz, biraz uzak bir akrabamız köye gelmişti. Annem o kişiyle karşılaşınca ayaküstü sohbet etmeye başladılar. Biz de amcamın kızlarıyla biraz uzakta onları dinliyorduk. Annem, nasılsın, diye söze girdi. Beyefendi, iyiyim yenge, deyip, birden yere tükürdü. Annemin çok şaşırdığı yüzünden anlaşılıyordu, çünkü nasıl şaşırmasın? Sohbet devam ederken beyefendi yine tükürdü, biraz sonra bir daha ve biraz sonra bir daha. 

Annem iyiden iyiye rahatsız olmuştu ama muhtemelen ne demesi gerektiğini bilmiyordu. 

Çok rahatsız olup nasıl uyaracağını bilmediğin zamanlar oldu mu hiç? Zorda kalır insan, belki sen de yaşamışsındır. Beyefendi bir kere daha tükürünce, annem dayanamayıp, “oğlum tükürük bezlerin çok çalışıyor galiba.” dedi. 

Biz amcamın kızlarıyla kenarda gülme krizine girmemek için kendimizi zor tutarken beyefendi utanarak bir şeyler söylemeye çalıştı. 

Şimdi yetişkin aklımla düşünürken bu olayın aslında hiç de komik olmadığını anlıyorum ama çocukken ve gençken insana birçok şey komik gelir. Annemin içinde bulunduğu durum da, o kişinin kendini düşürdüğü durum da çok kötü. 

Bu şekilde olmasa da insanın lap diye yere tükürmesi çok kaba bir davranış sevgili arkadaşım. İnsanız, tabi ki zor durumlarda kalabiliriz. Böyle bir ihtiyaç olduğunda bir çöp kutusuna, bir peçeteye ya da bunların hiçbirisi yoksa bir ağacın dibinde bu ihtiyacımızı gidermeliyiz. Ne kendimizi küçük düşürmeliyiz ne de bir başkasına rahatsızlık vermeliyiz.

İKRAM EDİLEN ŞEYİ BEĞENMEMEK
Sevgili arkadaşım baştan söyleyeyim bu bana o kadar ayıp geliyor ki… Hiç tanımadığım biri yapsa bile onun yerine ben utanıyorum. Hele ki bu iş misafirlikte yapılıyorsa, aman aman. 
Kimsenin damak tadı aynı olmak zorunda değil, herkes çok lezzetli yemek yapmak zorunda değil, ikram edilen şeyi gerçekten beğenmeyebilirsin de ama bu karşı tarafa hissettirilmez arkadaşım, hele bunu söylemek olacak iş değil. Görgü kurallarını çok büyük ihlal. 

Bir de bunun evde olan hali var; annemizin yaptığı yemeği beğenmemek. Annemiz bizim çok çok yakınımız diye ona istediğimiz her şeyi söyleyemeyiz arkadaşım. O da bir insan, onun da bir kalbi var ve bu kalp kırılabilir. Kim annesinin kalbini kırmak ister ki? Annemizin yaptığı şeyi beğenmediğimizde, “ıyy bu ne, tadı iğrenç, bu nasıl yemek böyle…” gibi cümleleri asla kurmamalıyız. 

Bir şeyi söylemenin bir sürü yolu vardır, değil mi? Mesela, “Annecim eline sağlık ama bu benim damak tadıma uymuyor.” denilebilir. “Annecim bir dahakine salçasını daha az koyar mısın?” denilebilir. “Annecim bu yemeği daha az pişirsen olur mu?” denilebilir. Bir sürü seçenek var. Bu güzel seçenekleri kullandığımızda hem kendimizi anlatmış hem de kalp kırmamış oluruz. Bu annemize ya da bu yakınlıkta birine söyleyeceğimiz cümleler. Misafirlikte ikram edilen şey bizim damak tadımıza uymadığında, “Ellerinize sağlık ama canım pek yemek istemiyor.” diyebiliriz. Zaten bir kereliğine gelmişiz, devamlı bir durum değil; kibarca geçiştirebiliriz değil mi? 

Asıl önemli olan ikram edilen şeyi beğenmemek değil, beğenmesek bile bunu karşı tarafa belli etmemek, iyilik dolu bir kalbe sahip olmak. 
Bir dahaki sayıda görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet ol arkadaşım!

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!