Görgülü Kuşlar

- 14 Ekim 2024 - 51 görüntülenme

Kıymetli arkadaşım merhaba! Nasılsın, halin keyfin nasıl? İnşallah iyisindir, ben çok iyiyim. Bugün seninle yine iki güzel görgü kuralımızı inceleyeceğiz, hazır mısın?

SELAMLAŞMAK

Ben beş-altı yaşlarındayken annemin elini tutup pıtı pıtı pıtı bir yerlere gittiğimi hatırlarım. Yolda karşılaştığımız bazı insanların anneme selam verdiğini, annemin de tebessümle onlara karşılık verdiğini. Hemen merak edip sorduğumu hatırlarım, anne o kim? Tanımıyorum kızım, cevabını aldığımda çok şaşırdığımı. Nasıl yani, tanımayan iki insan birbirlerine selam verir mi, peki neden? O zaman bu soruyu muhtemelen anneme sormamış olacağım ki bana anlattığını hatırlamıyorum. Ben anne olduğumda oğluma anlattım ama, hem de büyük bir zevkle. Gel şimdi, seninle de konuşalım.

Selam kelimesi sözlükte, bir kimseye veya bir topluluğa yakınlık, sevgi ve nezaket göstermek, sağlık, esenlik ve başarı dilemek için “Selâmun aleyküm, merhaba, hayırlı işler” gibi sözlerden birini söyleme yahut aynı dileği taşıyan bir işâret veya harekette bulunma, olarak geçer. Aynı zamanda Allah’ın esma, yani isimlerinden de biridir. Allah-u Teala Kuran-ı Kerim’de bize şöyle buyurur:

“Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle mukabele edin veya aynıyla selam verin.” (Nisa suresi, 4/86)

Allah’ın bu emri bizim kültürümüzde aynı zamanda görgü kuralı olarak da yer alır. Yolda karşılaştığımız kişilere selam veririz, bir topluluğa girdiğimizde selam veririz, pastaneden sıcak bir simit almaya girdiğimizde selam veririz, kuzenimize telefon açtığımızda selam veririz, bu liste uzaar gider. Bazen yolda bir tanıdığımızı gördüğümüzde ona selam veririz, hatta ayaküstü muhabbet ederiz.

Peki sence tanımadığımız insanlara neden selam veririz?

Çünkü birbirimizi tanıyıp tanımamaktan bağımsız olarak, yani bu seviyenin çok daha üstünde bir seviyede, tüm Müslümanlar birbiriyle kardeştir de o yüzden. “Selâmun aleyküm” demek, “merhaba” demenin haricinde, “benden sana zarar gelmez” de demektir. Çünkü Müslümanlar birbirlerinden emin olan, birbirlerine güvenen insanlardır. Selamlaşmayı da bunun bir şifresi gibi düşünebilirsin.

Sen de okula giderken yolda gördüğün arkadaşına, oyun oynamaya çıkarken apartmanda gördüğün komşuna selam vermeyi unutma olur mu?

AHDE VEFA

Sevgili arkadaşım “ahit” kelimesi sözlükte yemin anlamına geldiği gibi söz verme anlamına da gelir. Ahde vefa da, verdiği sözde ya da ettiği yeminde durma demektir.

Biz bir insandan, (hele de bu kişi bir Müslümansa), söylediği sözün arkasında durmasını, onu yapmasını bekleriz. Sadece biz mi bekleriz sence? Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim’de bizlere şöyle buyurur:

“Ey müminler akitlerinizi yerine getirin” (Maide, 5/1)

“…Verdiğiniz sözü yerine getirin çünkü söz veren sözünden sorumludur.” (İsra, 17/34)

Hatırlarsan yukarıdaki görgü kuralında Müslümanın kendisinden emin olunan, kendisine güvenilen kişi olduğundan söz etmiştik. Sözünde durma da bunun alt başlıklarından biridir. Birinin güvenilir olduğunu düşünüyorsak onun söylediği sözü gerçekleştirmesini bekleriz.

Sana bu konuyla alakalı bir hatıramdan bahsetmek isterim. Ben sekiz-dokuz yaşlarındayken patenim olmasını çok isterdim. Paten süren birilerini gördüğümde içim erirdi. Nedendir bilmem annem ve babam almamışlardı. Sonra bir gün amcam bize geldi. Yurtdışında bir fırın açmıştı ve uzun süre orada olacaktı. Bana, gelirken sana ne getireyim, diye sordu. Cevabımı tahmin etmişsinizdir herhalde. Bir paten istedim tabii ki. O da getireceğini söyledi, yani bana bir söz verdi. O kadar mutlu oldum ki size anlatamam. Benim de bir patenim olacak artık diye düşünüp seviniyordum. Günler, haftalar, aylar geçti amcam nihayet geldi. Ama patenimi getirmemişti. Paten sözünü aldığımda ne kadar sevindiysem patenimin gelmediğini görünce bir o kadar üzüldüm. Ama amcama hiçbir şey diyemedim. Sonrasında da hiç patenim olmadı. Şu an kaç yaşındayım biliyor musunuz? Tam otuz üç. Hala paten gördüğümde içimde bir burukluk olur. Madem almayacaktı keşke ne getireyim diye sormasaydı, diye düşünürüm hep.