Selamun aleyküm kıymetli arkadaşım, nasılsın? İnşallah çook iyisindir, her şey yolundadır☺ Bugün yine iki görgü kuralımızı işleyeceğiz, hadi buyur!
SENİNLE KONUŞAN KİŞİYE CEVAP VERMEK
Arkadaşım bizim kültürümüzde “insan kısım kısım, yer damar damar” diye bir söz vardır, hiç duydun mu?
İnsan gerçekten kısım kısımdır: Neşeli insanlar vardır, sakin insanlar vardır, duygusal insanlar vardır, daha soğukkanlı insanlar vardır, bir ortama kolayca uyum sağlayan insanlar vardır, uyum sağlamakta zorlanan insanlar vardır… Bu liste uzaar gider.
Bir de içe dönük insanlar ve dışa dönük insanlar vardır. Bazı insanlar kolayca iletişim kurarlar, hemen muhabbet edebilirler. Bazısıysa içe dönüktür; kolay kolay kendini açamaz, konuşamaz.
Her insan biriciktir, o şekilde yaratılmıştır; buna saygı duymak gerekir. İçe dönük biri, “sen neden böylesin” diye suçlanamaz çünkü öyledir. İnsanlığı kocaman bir tablo olarak düşünürsek herkes tek tek o tablodaki farklı renkler gibidir ve hepsi kendilerine has olan bir boşluğu doldurur; zenginlik de buradan doğar. Mesela soğukkanlı biri ortamların neşeli kişisi olamayabilir belki ama doktorluk, arama kurtarma gibi işlerde bu özellik hayat kurtarır. Allah vermesin ama her gün binlerce kaza oluyor değil mi? İnsanlar yaralanıyorlar, hastanelere götürülüyorlar. Duygusal biri o durumu kaldıramayabilirken, soğukkanlı biri bu özelliği sayesinde hayat kurtarabilir. Bu yüzden herkesin baskın özelliği muhakkak bir durumda işe yarar.
İçe dönük olmanın da kazanımları vardır. Çok sosyal insanlar olmadıkları için bilimle alakalı, bol bol okumayı gerektiren işlerde başarılı olabilirler.
Fakat bazı durumlarda insan kendi özelliğini de biraz terbiye edebilmelidir. Mesela içe dönük, konuşmayı pek sevmeyen biri karakteri böyle diye kendisine, nasılsın, diyen birine cevap vermese olmaz değil mi? Bazı durumlarda sınırlı da olsa konuşmak, muhabbet etmek gerekir.
Bu yazıyı okuyanlar arasında içe dönük, konuşmaktan pek hoşlanmayan arkadaşlar mutlaka vardır. Bu özelliğinizle çok güzel işler başarabilirsiniz ama kendinizi birazcık zorlayarak insanlarla konuşmayı ihmal etmeyin olur mu? Çünkü insanın kendisi olması, evet çok güzel ama hem kendisi olup hem görgülü kuş olması çok daha güzel☺
***
BİRİYLE KONUŞURKEN ELİNİ CEBİNDEN ÇIKARMAK
Arkadaşım beden dili diye bir şeyi hiç duydun mu? Bedenimizin bir dili vardır. Yani bedenimiz, elimizi kolumuzu bir yere koymamız ya da koymamamız, jestlerimiz, bakışlarımız bir şeyler anlatır. Ama bu anlatılanlar kelimelerle olmaz. Konuşmamanıza rağmen karşınızdaki sizin ne demek istediğinizi gayet iyi anlar.
Sözgelimi bir arkadaşınız size bir derdini anlatıyor ama bu dert size çok basit geldi ve “buna mı üzülüyosun yaa” diye içten içe onu küçümsediniz. Hiçbir şey demeseniz bile bakışınızdan, mimiklerinizden karşınızdaki kişi bunu anlar.
Yani bazı hareketler bazı anlamlar taşır. Mesela bir şey demediniz ama göz devirdiniz; yani gözlerinizi yana doğru kayırdınız. Bu hareket onu küçümsediğinizi anlatmak için yeterlidir. Ve tahmin edersiniz ki kalp kırıcıdır.
Bazı hareketler de “sana saygı duyuyorum, sen benim için önemlisin” anlamı taşır; bazılarıysa tam tersi. Birisi size bir şey anlatırken ellerinizi ceplerinize koymanız karşı tarafa “sana pek de saygı duymuyorum” anlamına gelir.
Olması gereken, biriyle karşılaştığınızda kendinize bir çeki düzen vermenizdir. Oturuyorsanız kalkarsanız, herhangi bir şey yapıyorsanız durup toparlanırsınız, elleriniz cebinizdeyse dışarı çıkarırsınız. Bunlar hep karşınızdakine saygı duyduğunuz için yaptığınız şeylerdir.
Bu sebeple biriyle konuşurken elleriniz ceplerinizde konuşmayın olur mu sevgili arkadaşlarım? Çünkü biz, biri O’na seslendiğinde seslenen kişiye tüm gövdesiyle dönen bir Peygamber’in ümmetiyiz. Bizim her hareketimiz böyle incelikli olmalı.
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız