Görgülü Kuşlar

İslamiyet Çevremiz Genel Kültür

Selamun aleyküm sevgili arkadaşım! Nasılsın, iyi misin? Mübarek Ramazan-ı Şerif’i de bayramımızı da uğurladık gitti. Zaman ne hızlı geçiyor, bir bilsen. İnsan çocuk yaşlarındayken bunu pek anlamaz. Allah, önümüzdeki Ramazanlara hayırla erişebilmeyi nasip etsin. Hadi gel bugünkü görgü kurallarımıza geçelim.

 

HAVA ATMAK

Zaman hızlı geçiyor, dedik. Sene başladı, kış geçti, şimdi bahardayız. Önümüz yaz Allah’ın izniyle. Yaz mevsimini sever misin? Ben en çok yazın çıkan meyveleri severim. Karpuzlar, kavunlar, erikler, çilekler; neler neler. Eriği alır şööyle tuza banar, kütür kütür yersin, mis!

Ama bazen de olgunlaşmamış, yani ham erik denk gelir; işte o zaman eyvah eyvah! Hele bir de ekşiyle aran yoksa yandın demektir. İnsanın ağzı buruş buruş olur, geçmek bilmez. Ya da kavun kelek çıkarsa vay haline! Tatsız, tutsuz, susuz; insan kavun mu yer saman mı anlamaz.

İşte bugün ham meyvelerin yaşattığı etkiyi yaşatan bir görgü kuralını konuşacağız seninle: Hava atmak.

Büyük oğlumla, sence bu sayıda hangi görgü kuralını yazsam, diye konuşurken bana bir olay anlattı. Sınıfındaki en iyi arkadaşlarından birinin oyun bilgisayarı varmış. Bu bilgisayarın ne kadar güzel olduğundan, hangi oyunları oynadığından bahsetmiş. Sonra, senin oyun bilgisayarın var mı, diye sormuş. Oğlum da olmadığını söylemiş. Muhabbet bir müddet devam ettikten sonra, paranız olsaydı alırdınız, demiş.

Oğlum bu olayı bana anlattı ve böyle bir şey yapılmaması gerektiğini yazabilirsin anne, dedi. Tabi ben dinledikten sonra yazacağım yazıyı filan unuttum, onun böyle bir şey yaşamasına çok üzüldüm. Keşke olmasaydı ama olmuş. Belki bu olay vesilesiyle başka bir çocuğa bunun ne kadar incitici olduğunu fark ettirerek durumu hayra çevirebiliriz.

Hava atmak çok berbat bir şeydir arkadaşım, insana hiç yakışmaz. Ama insan bazen (hele de çocukken) hava atarak geçici bir süre kendini iyi hissedebilir, başkalarında olmayıp kendinde olan şeyden dolayı üstünlük hissedebilir. Fakat söylediğim gibi bu geçici bir histir, sonraya kalan karşısındaki insanda bıraktığı kalp kırıklığı olur. Bunu ısrarla yapmaya devam ederse de muhtemelen etrafında arkadaşı kalmaz. Çünkü kimse kendisini küçük gören, hava atan biriyle arkadaşlık yapmak istemez.

Bizim oğlumuza oyun bilgisayarı almamamızın sebebi, bu tarz işlere olabildiğince geç girmesini istememizdendi. Ama gerçekten maddi durumumuz yeterli olmadığından alamayabilirdik de. O zaman oğlum ne kadar incinirdi düşünmek bile istemiyorum.

Bu tarz meselelere çok ama çok dikkat etmek gerekir sevgili arkadaşım. Bir insanın gönlünü kırmak dünyayı alt üst etmeye benzer. Eskiye döndürmesi çok zor olur, büyük bir pişmanlık olarak da insanın içinde kalır. Ve pişmanlıklarla yaşamak inanılmaz zordur.

 

KİNCİLİK

Arkadaşım kin kelimesini duydun mu hiç? Muhtemelen duymuşsundur ama sözlükte nasıl geçiyor gel bir bakalım. Kin kelimesi Farsçadır ve sözlükte “kendisine yapılan bir şeyi hazmedememekten doğan devamlı ve gizli düşmanlık” olarak geçer.

İki Cihan Serveri Sevgili Peygamberimiz kin tutmamamız gerektiğini söylemiştir. Kin tutmak demek birini affedememek demektir. Ve Allah-u Teala bizlere affedici olmamızı tavsiye etmiştir.

Çünkü herkes hata yapar. Mesela yukarıda anlattığım olayda oğlumun arkadaşı hata etmiş ve oğlumun kalbini kırmış. Burada oğluma yakışan şey arkadaşını affetmektir. Hele karşıdaki kişi yaptığına pişman olmuşsa mutlaka affetmeye çalışmak gerekir. Eğer kin tutarsak bir türlü yapılan hatayı unutmaz ve onu içimizde yaşatmaya devam edersek bu evvela bize yüktür. Yüklerle yaşamak her şeyden önce kişinin kendisi için çok zordur. Sen vurursan, ben vurursam bu kavga nasıl biter değil mi? Sonu gelmeyen kavgalar, üzüntüler içinde yaşamak bu dünyayı kendimize dar etmektir.

İnsan kavgadan değil huzurdan, barıştan beslenir.

Dağa çıktın mı hiç?

İnsan dağa çıktığında içi ferahlar, her yer ayağının altındadır. Müthiş bir özgürlük ve ferahlık duygusu yaşarsın. Huzur işte böyle bir duygudur.

Fakat düşmanlık, kavga, gerginlik sıkacak gibidir. Bol sulu, sapsarı bir limonu sıkacağın içine koyup bastırırsan limon ezilir ezilir, suyu biter, posası kalır. İşte insana olan da tam olarak budur.

Bu yüzden affedici olmalıyız. Bizi kıran şeyleri karşı tarafa mutlaka anlatmalı ve bir daha bunun olmaması için elden ne geliyorsa yapmalıyız. Fakat ne yapıyorsak bunu düşmanlık yapmadan, kin gütmeden yapmalıyız.

Bir dahaki sayıda görüşmek üzere!

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!