Kaptan Kaftanbıyık

RESİMLEYEN: NUREFŞAN ALTINTAŞ

Öyküler

HAYVANLAR GEZEGENİ

Upuzun ve simsiyah uzay koridorunda Kaptan Kaftanbıyık ve mürettebatı yoğun bir ışık ile karşılaştılar. Meğer bunu yapan geminin şakacı mürettebatı Mert imiş. Kör edercesine tutmuş elindeki kocaman feneri mürettebata. Gemideki herkesi aynı yöne çevirmek için de cıyak cıyak bağırmayı ihmal etmemiş. Tabi Kaptan Kaftanbıyık’tan da nasibini almış haliyle. 

Ceza olarak geminin zeminini pırıl pırıl yapması emredilmiş şakacı Mert’e. Boynu bükük bir vaziyette ve yer çekimsiz ortamda bunu yapmak epey zor olsa da sonunda cillop gibi yapabilmiş her yeri.

Ardından geminin dışına çıkıp bozulan parçayı çıkarmaya çalışırken sırtından bir şeyin onu dürttüğünü hissetmiş. Arkasını döndüğünde bir de ne görsün; astronot kıyafeti giymiş bir kedi!.. Kedi gibi en sevimli canlılardan birisini görmesi bile dehşet dolu bakışlarına engel olamamış. Cıyak cıyak bağırarak ardına bile bakmadan geminin içine kaçıvermiş. Gördüklerini arkadaşlarına anlatmış. Yalancı çoban hikâyesindeki gibi, şakacı Mert’e de inanmaları bir hayli zor olmuş mürettebatın…

“Arkadaşlar dışarıda kedi var diyorum sizlere!”

“Haydi oradan, evinin önü sanki!.. Uzay oğlum burası… Rica edeceğim aklını başına devşir… Olsa olsa uzayda başı boş dolaşan pofuduk bir oyuncaktır o gördüğün…”

Arkadaşları Mert’e cevap yetiştirirken, kedi uzay gemisinin camında görünmüş ve tatlı tatlı gülümsemeye başlamış mürettebata. Özellikle de Kaptan Kaftanbıyık’ın içi erimiş.

“Ah yavrum beniim!.. Pek de tatlıymış. Arkadaşlar hemen içeri alınız kediyi. Mert! Sen de elindeki sinek ilacını yerine koy hemen. Faydası olacakmış gibi tutuyorsun bir de! Anlamsız şeyleri yanınızda getirmekte üzerinize yok yani.”

Kediyi içeri almışlar hemen. Mahcup bakışlarla tüm mürettebata kocaman sarılmış. Sonra da patisi ile hasar gören gemisini göstermiş.

Hayırlı şeyleri işitmeye alışkın olduğumuz Hayri’den parlak bir fikir gelmiş:

“Kaftanım Kaptanım! İzin verirseniz arızalı gemiyi bizimkine bağlayıp kedi gezegenine ikmal için iniş yapalım. Ne dersiniz?”

“Hayri harikasın, hem sevimli kediciğin gezegenini inceleme imkânımız olur…”

ZIPPLAAA!..

Bu nasıl bir gezegen böyle!?. Bir kere küre şeklinde değil… Yer çekimi dünyadakinden çok fazla olmasına rağmen kediler rahatça koşup zıplayabiliyorlar. Sonradan öğrendik ki, 6 ay yer çekimi çok fazla iken 6 ay çok ama çok azalıyormuş. Bir zıplayışta kayanın tepesine ulaşabilmek gibi ilginç şeyler yapıyorlarmış.

Kedilerin devasa süt kaplarının etrafında rengarenk bir yumağı andıran görüntüleri pek bir harika ve eğlenceli gelmiş Kaptan ve mürettebatına!..

 

UZAY GAZİSİ

Kedilerle miyav dilinde anlaşmak oldukça zor olmuş... Az ileride dalgalanan bir Türk bayrağı fark etmişler. Ama ne bayraktır o öyle. Bayrağın yanında duran ihtiyar kedi, Ankara kedisine çok benziyormuş. Onları görünce hemen sarılıp hikayesini anlatmaya başlamış. Buraya uzay araştırmaları için yaramaz çocuklar tarafından gönderildiğini ve kendisini bir anda bu gezegende bulduğunu anlatmaya çalışmış miyavlamaları ile.

Kendisi bir uzay gazisini andırıyormuş. Göğsünde bröveler varmış. Paraşüt eğitimi aldığı belli oluyormuş sembollerin birisinden. Kaç adet fare avladığı belli olsun diye üzerindeki monta kırmızı renkli çokça çarpılar attırmış. Ankara Kedisi’nin maceralarını, özellikle fareler ile ilgili av hikâyelerini dinlemek bizim mürettebatı çok etkilemiş… Kaptan Kaftanbıyık, “Kediler âleminde bir fare olmadığıma ne kadar şükrettim bilemezsiniz!” demiş…

 

BU NE ACAYİP BİR FARE!?.

Kedinin evinin önüne kazdığı siperler oldukça etkilemiş Kaptan’ı. Bir zamanlar bir dövüşmede yediği dayakları uzun uzun göz yaşları içinde miyavlayarak anlatmış Kaptan’a. Meğer fare zannettiği, boksör kanguru imiş!..

Kaptan Kaftanbıyık’ın dikkatini gezegendeki akan ırmaklar çekmiş. Farklı renklerdeki ırmakların tadına bakmak istemiş tüm mürettebat.“Vay vay pek de tatlıymış, içtikçe içesi geliyor insanın.”

Meraklı Mert olayı fazla abartıp nehrin serin sularına atmış kendisini. Ta ki ayağına dokunan balıklardan dolayı kıkır kıkır gülene dek.

GIDI GIDI BALIKLARI

Bunlar ‘Gıdı Gıdı Balıkları’ymış. Ele benzeyen yüzgeçleri ile gıdıklamaya pek bir meraklılarmış.

Mert, “Bir haftalık güldüm. Artık daha da gülmem!” demiş… 

Kaptan’ın “Peki diğer kediler nasıl geldi buraya?” sorusuna yaşlı kedi:

“Yaramaz çocuklar boş dururlar mı hiç? Benden sonra peşim sıra bu kediler de geldiler. Ama memleketimi çok özledim. Keçiören’de turlamayı, Kızılay’dan mama almayı…” 

Tüm mürettebat çok duygulanmışlar ve Ankara kedisi ile yola devam etmeye karar vermişler. ‘Organik Hoşaf Gezegeni hakkında bildiği bazı şeyler olabilir mi?’ diye düşünmüşler. “Hem belki kedi hisleri yolda lazım olabilir…”

Kaptan Kaftanbıyık ve mürettebatı Organik Hoşaf Gezegeni yolunda daha neler yaşamışlar neler. Onları gelecek sayımızda izlemeye devam edelim.

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!