Anahtar Arayan Sincap

Sincap Âti, elindeki son meşe palamudunu da ektikten sonra alnındaki teri sildi. “Şükürler olsun, ormanımız gittikçe yeşeriyor ve daha geniş bir alana yayılıyor. Çocuklarıma, torunlarıma, ormanda yaşayan bütün canlılara ve hatta dünyaya nefes olacak.” dedi.

O sırada küçük dostu Gofret onu izliyordu. Çok muzip ve sevgi dolu olan Gofret, yanağında sakladığı üç fıstığı Âti’nin önüne koydu. Âti, tam alıp ekecekken ani bir hareketle geri alıp yine yanağına doldurdu. Koca gözlerini daha da açarak olduğu yerde zıplamaya başladı. Amacı Âti ile oyun oynamaktı.

“Âti, hadi büyük meşeye kadar yarışalım.”

“Ama ben çok yoruldum. Senin kadar hızlı koşamam ki.”

“Sen yorulmazsın. Yorulsaydın bu kadar çok tohum ekemezdin.”

“Tamam o zaman, hadi başlasın yarış. Bir, iki, üç…”

Biraz koştuktan sonra kaplumbağa Aydın’a rastladılar. Aydın her zamanki gibi ağır ve bilgece yürüyordu. Gofret, yarışı unuttu ve Aydın’ın üzerinde zıplayıp eğlenmeye başladı. Aydın “yeter artık gıdıklanıyorum” dese de Gofret eğlencesini sürdürdü.

O sırada bulut Sulugöz, tohumların toprakta çatlayıp filiz vermesine yardımcı olmak için damlacıklarını bırakıverdi. Bizim Gofret işte o an Âti ile yarıştığını hatırladı. Şimdi ne güzel onun kuyruğunun altına girer yağmurdan korunurdu. Çünkü kendi kuyruğu henüz şemsiye görevini yapacak kadar büyümemişti.

Hızla koşmaya başladı. Büyük meşeye vardığında, Âti’yi oyukta keyif yaparken buldu. Ayak ayak üstüne atmış fındık fıstık çıtırdatan Ati, Gofret’i görünce kahkahayı patlattı.

“Yarışı kaybettin Gofret. Üstelik sırılsıklam olmuşsun.”

“Ben Aydın’la eğleniyordum. Yoksa seni geçerdim.”

“Ben de onu söylüyorum. Eğer bir işe koyulduysan hakkını vereceksin aslanım. Öyle her aklına eseni yapmaya kalkar, asıl amacını unutursan daha çoook ıslanırsın.”

“Eğlenme benimle Âti. Bir dahakine görürsün.”

“Görelim bakalım. Ama önce gel biraz sohbet edelim. Sana kendisi küçük, anlamı büyük bir hediyem var.”

Gofret meraklandı. Kendisi küçük, anlamı büyük bir hediye… Acaba ne olabilirdi?

Âti, cebinden bir anahtarlık çıkardı ve Gofret’e uzattı. Gofret anahtarlığı alınca çok sevindi. Âti’nin boynuna sarılıp teşekkür etti.

“Anahtarlığım çok güzel ama neden anahtarı yok?”

“Anahtarı senin bulman gerekiyor. Sana çok yakın bir yerde saklı.”

Gofret hemen işe koyuldu. Etrafı arayıp taradı. Ama ne yazık ki bir anahtar bulamadı.

“Âti, lütfen anahtarın yerini söyle artık.”

“Kolaya kaçmak yok bücürüm. Söyleyemem ama ipucu verebilirim. Anahtar, sende olup sana seslenen bir şeyin içinde. Sesi dinlersen bulabilirsin.”

Gofret iyice meraklandı ancak Âti söylememekte kararlıydı. Gece olunca anahtarlığını öpüp başucuna koydu. “Rüyamda anahtarın yerini görürüm inşaallah.” diye fısıldadı. Sonra Âti’nin söylediklerini düşündü. “Sende olup, sana seslenen bir şeyin içinde.”

Sabah, kahvaltıdan sonra gezintiye çıktılar. Ormandaki dostlarını ziyaret edip hatırlarını sordular. Sonra, ağaca çıkıp inme yarışı yaptılar ve birazcık da tohum ektiler.

Gofret çok mutluydu. Mutlu olduğu zamanlarda aklına hep güzel şeyler gelir heyecanlanırdı. Heyecanlanınca da kalbinin pıt pıt atışını duyardı. İşte yine aynı şey oluyordu. Hemen aklından geçeni yapmaya koyuldu.

Topladığı palamut ve kabuklu yemişleri oyup onları küçük yuvacıklar haline getirdi. Bir kısmını etrafa gelişigüzel dağıttı. Bir kısmını da ağaçların altına dizdi. Âti onu şaşkınlıkla izliyordu. İşini bitirince Âti’ye seslendi.

“Âti bak bir sürü yuvacık yaptım. Dün yağmur yağarken bazı böcekler sığınacak yer arıyordu. Artık benim yaptığım yuvalara sığınacaklar. İçlerinden çıkardıklarımı da karınca yuvalarının yanına koydum. Yavru karıncalar çok sevinecek.”

Heyecandan yine kalbi pıt pıt atmaya başladı. Sırtını ağaca yasladı ve kalbinin sesini dinlemeye başladı. Elini kalbinin üzerine götürünce anladı. “Anahtar sende olup, sana seslenen bir şeyin içinde.”

“Buldum. Bulduuuum. Anahtar kalbimin içinde.”

“Evet buldun. Kalbindeki sevgiyi keşfettin. Sana o yuvacıkları yaptıran da, yavru karıncalara yiyecek koyduran da Allah’ın kalbine koyduğu sevgi. Şimdi tekrar dinle kalbini, ne diye atıyor?”

“Sev-gi, sev-gi, sev-gi…”

Anahtarlığını kalbinin üzerine koydu. “İşte, anahtarınla buluştun.” dedi. “Bütün kilitleri açan sevgi anahtarıyla.”

Mutluluktan ışıldayan gözleriyle Âti’ye döndü. Sana neden Âti lakabını taktıklarını şimdi anlıyorum. Çünkü hep bizlerin geleceğini düşünüyorsun, bizlerin geleceğine tohumlar ekiyorsun…

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!