Bilal ve Mesut iki yakın arkadaşlar. Birlikte oyun oynarlar, kitap okurlar, hatta bazı şiirleri birlikte ezberliyorlar.
Şimdi de Bilal’lerin bahçesinde birlikte iş yapıyorlardı. Bilal’lerin ev inşaatı yeni bitmişti. Bahçedeki tahtaları düzeltiyorlardı. Bilal’in babası ağır olan tahtaları toplamış, küçük ve hafif olanları onlara bırakmıştı.
İki arkadaş harıl harıl çalışırken, tahtaların arasından aniden büyük bir örümcek çıktı. Hareketlilik onu ürkütmüştü.
Mesut hemen fark etti onu. Çok tüylüydü. Örümcek hemen alttaki tahtaların arasına girdi.
Bilal, “Ben evden kavanoz getireyim, onu yarın fen bilgisi dersinde öğretmenimize gösterelim” dedi.
Mesut, “Bu çok tüylü büyük bir örümcek tarantula olabilir mi diye soralım” dedi.
Bilal, bir koşuda gidip kavanozu getirdi. Birlikte tahtaların arasını açtılar ve kavanozu yan yatırıp örümceğin içine girmesini sağladılar.
Fakat kavanoza giren örümcek panikledi ve sırtından kavanozun içine bir şeyler saçıldı.
Bilal ve Mesut dikkatle bakınca bir de ne görsünler! Örümceğin sırtındakiler taşıdığı onlarca yavrusu imiş.
İki arkadaş gördüklerine çok şaşırdılar. Meğer anne örümcek yavrularını sırtında taşıdığı için onu tüylü gibi görmüşler…
Ve buna üzüldüler, doğru bir karar vererek kavanozu tekrar yan yatırdılar. Geri çekilip beklediler.
Anne örümcek bir süre sonra sakinleşti ve kavanozun ağız kısmına geldi. Yavru örümcekler de sanki anneleri “Hadi gelin sırtıma!..” demiş gibi tek tek gelip sırtına bindiler.
İki arkadaş pür dikkat bunları seyrederken, Bilal’in ablası geldi. Ona sus işareti yaptılar ve o da bu manzarayı izlemeye başladı.
Ve anne örümcek yavaş yavaş tahtaların arasında kayboldu.
Bilal’in ablası, dedi ki: “İşte, tüm anneler böyledir. Önce, doğana kadar bedeninde taşırlar yavrularını; sonra da ömür boyu kalplerinde.”
Sesini Yükselt!
Senin de bir örümcek hatıran var mı? Haydi yaz ve arkadaşlarla paylaş..
Yorum yapabilmek için giriş yapınız