Selamunaleyküm sevgili arkadaşım! İnşallah çok çok iyisindir. Ben biraz hastayım. Salgın var haberin var mı? İnsanların çoğu hasta, ben de o kervana katıldım. Allah tüm hastalara şifa versin. Sen de kendine çok dikkat et de hasta olmayasın, e mi? Hadi gel şimdi yeni görgü kurallarımıza geçelim.
TOPLULUKLA YAPILAN KONUŞMALARDA KENDİMİZDEN ÇOK BAHSETMEMEK
Arkadaşım biliyorsun ki konuşmanın türleri vardır. İki dost arasında yapılan konuşma başkadır, esnafla yaptığın konuşma başkadır, yol sormak için durdurduğun biriyle yaptığın konuşma başkadır, ninenle yaptığın konuşma başkadır… Bu uzaaar gider. Mesela yol sormak için durdurduğun birine “şey, kaç kardeşsiniz?” diye soramazsın değil mi? Çünkü karşındaki tanımadığın biridir ve o konuşmanın amacı bellidir: Bulamadığın adresi sormak. Konuşma bu minvalde gerçekleşir, sonra da teşekkürünü eder yoluna gidersin.
Konuşmanın kimlerle yapıldığına ve bağlamına göre değişen durumlar vardır ve senin bu durumlara uygun hareket etmen gerekir.
Nasıl mı, işte şöyle:
Sevgili arkadaşım geçenlerde yirmiye yakın kişinin olduğu bir buluşmaya gittim. Ve o ortamı oluşturan iki kişi hariç kimse birbirini tanımıyordu; zaten toplantı da o insanlar birbirlerini tanısınlar diye oluşturulmuştu. Çok kalabalık ortamlarda sohbet etmek biraz zor olur bilirsin, o yüzden yanlış davranışlarda bulunarak işi daha da zorlaştırmamak gerekir. Sohbet, işi organize eden kişiler tarafından başlatıldıktan sonra akış oradaki kişilere bırakıldı. Konuşan herkes meramını kısaca, saygılı, sınırını bilerek anlattığı için konuşma keyifli bir şekilde akıyordu. Söz uzatılmadığından herkese konuşma fırsatı doğuyordu ve sohbet, insanları sıkmadan akıp gidiyordu. Ama bir hanım maalesef bu ahengi bozdu. Söz ona geçtiğinde kısaca kendisinden bahsedip o konuyla alakalı fikrini söyledikten sonra uzun uzun özel hayatından, nasıl biri olduğundan, hayata nasıl baktığından bahsetmeye başladı. Ve bunu o kadar uzattı ki, gerçekten içim bir uçan balon gibi şişti şişti şişti, açık camdan dışarı kaçıp gökyüzüne doğru uçmak istedim.
Şimdi seninle buradaki iki kusurlu harekete bakalım arkadaşım:
Birincisi sözü çok uzatmak, ikincisi insanların yanında ben şöyleyim, ben böyleyim diye kendinden çok bahsetmek. Sözü fazla uzatma meselesinde anlaşılmayan bir şey yoktur diye düşünüyorum. Ama ikinci durumu biraz daha açalım istersen.
Şimdi arkadaşım, muhabbet etmek demek karşılıklı konuşmak demektir. Karşılıklı konuşmaksa biraz senin kendinden bahsetmen, biraz karşındakinin kendinden bahsetmesi demektir. Peki her zaman bu böyle olmak zorunda mıdır? Hayır. Bazen olur ki, bir dostun çok zor bir durumdadır, bir imtihan yaşıyordur, belki günlerce sadece onun o sorunundan konuşursunuz, bu ayrı. Söylediğim durumla bu aynı değil. Biriyle, hele ki yeni tanıştığın biriyle, sürekli kendinden konuşmak olacak iş değildir. Biz o gün o toplulukta yeni bir yerde yaşamanın zorluklarından bahsederken ve bu durumla ilgili genel şeyler söylerken, bu hanım meselenin bir yerinden müdahil olup kendinden, özel hayatından bahsetti de durdu. Muhtemelen farkında bile değildi. Keşke onun zamanında da Görgülü Kuşlar olsaydı, değil mi?
HASTAYA GEÇMİŞ OLSUN DEMEK
Arkadaşım birinin hasta olduğunu mu gördün, ona mutlaka ama mutlaka “geçmiş olsun” de. Onun için yapabileceğin bir şey olup olmadığını sor. Ama bunlar göstermelik olmasın he, hakikaten olsun. Gerçekten de o kişi için bir şeyler yapmayı iste. Ve harekete geç. Poşetini taşı, marketten bir şey alınması gerekiyorsa al, eczaneye gidilmesi gerekiyorsa git. Bu kişi ailenden biri olur, arkadaşın olur, komşun olur, yolda gördüğün biri olur. İnsanlara mutlaka ama mutlaka yardım et. Durakta yanında hapşıran birini mi gördün, durma, hemen mütebessim bir çehreyle “geçmiş olsun” de. Mütebessim? Yani tebessüm eden, yani gülümseyerek. Tanıyıp tanımaman önemli değil. Orda birliktesiniz işte, incelik yap ve bunu de.
İnsan iyilik yaptıkça ve birileri ona iyilik yaptıkça güzelleşiyor biliyor musun? Hasta birisine “geçmiş olsun” demek de bunun en minik örneklerinden biri. Birinin hasta olduğunu görüp ona geçmiş olsun dememek karşındakine ne mesajı verir biliyor musun: SEN BENİM UMRUMDA BİLE DEĞİLSİN. İnan bana abartmıyorum arkadaşım, olağandışı bir durum görüp onunla ilgili hiçbir şey dememek karşıdakine umrunda olmadığını hissettirir. Neden böyle hissetsin değil mi? Hem de hasta hasta:’)
Haydi bakalım, sana ve ümmet-i Muhammed’in çocuklarına sağlık ve afiyet dolu günler diliyorum, bir sonraki sayıda görüşmek üzere!
Sesini Yükselt!
Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.
Yorum yapabilmek için giriş yapınız