Can Dostum

Canlılar Âlemi Çevremiz

Yarı yıl tatilinde köye babaanneme ziyarete gelmiştik. Bu bizim için hem tatil hem de babaanneme kavuşmak için büyük bir fırsattı. Canım babaannem ne de çok özlemişim…

Arabadan iner inmez boynuna sarıldım, ellerini öptüm.

Bu köyü, babamın doğduğu ve büyüdüğü bu evi çok seviyorum. Babam hep der, “her köşesine baktıkça anılarım canlanıyor” diye.

Büyük bir iştahla babaannemin hazırladığı mis gibi yemekleri yedikten sonra gürül gürül yanan sobanın yanına oturduk. Karnemi gösterdim babaanneme, harçlığımı da kaptım tabi.

Ben pencereden dışarıda yağan karı izlerken babaannemin bana seslenmesiyle kendime geldim.

“Canım torunum, sana karne hediyem sadece harçlık değil, bir hediyem daha var. Bakalım beğenecek misin?” dedi.

“Hediye mi?.. Tabiki beğenirim babaanneciğim… Ama çok merak ettim nedir o?”

“Gel bakalım benimle…”

Babaannem merdivenin altındaki büyük odanın kapısını açtı, içeriden minicik bir kedi yavrusu çıktı.

Tüyleri gri, gözleri yemyeşil, ufacık bir kedi yavrusu…

Babaannem eline alıp yanıma geldi. “Bu senin… Beğendin mi?” dedi. “Remziye teyzenin kedisi yavruladı. Ben de bir tane senin için sahiplendim” dedi.

Ben çok şaşırmıştım, çünkü daha önce hiç böyle bir şeye sahip olmamıştım.

“Ben buna nasıl bakarım babaanne, nasıl dokunurum” dedim.

“Hele bir sevmeye başla, elinden bırakmak istemeyeceksin” dedi.

Odanın kenarındaki tahta sedire oturdum, bu minik canı elime verdiler. Yavaş yavaş tüylerini sevmeye başladım. İçime bir sıcaklık vurdu o an… Ben sevdikçe o kucağıma sokuldu. Isınmak istiyordu belli ki…

“Buna bir isim bulmalı” dedi annem, “sence ne koyalım ismini?”

“Bilmem ki düşüneyim biraz” dedim.

Babaannem “istersen güzel bir önerim var sana, sen de beğenirsen tabi.”

“Nedir babaanne?”

“En sevgilimiz Peygamber Efendimizin kedisinin ismi ‘Müezza’ olsun.”

“Peygamber Efendimizin kedisi mi varmış?” dedim şaşırarak.

“Evet” diye atıldı babam. “Efendimiz kedileri çok severmiş.”

“Babaanne, Müezza çok güzel bir isim” dedim.

“Ve kedime dönerek, ailemize hoş geldin Müezza…” dedim.

Öyle güzel bir bağ kurmuştum ki kısa sürede Müezza ile, ona babaannemin değerli hediyesi olarak bakmamın yanında, Peygamber Efendimiz için de çok değerli olması sebebiyle özel bir ilgi gösteriyordum. Ona dokundukça sakinlik ve huzur buluyordum.

Kedi sahibi olunca internette bir sürü araştırmalar yapmaya başlamıştım tabi. Ve en çok dikkatimi çeken şu olmuştu:

Bir gün Müezza tam da Peygamber Efendimizin elbisesinin yenine kıvrılıp uyumuş. Peygamberimiz ezan okununca kediyi rahatsız edip uyandırmaktansa giysisinin yenini, yani eteğini kesmiş. Efendimiz döndüğünde Müezza, sahibinin önünde eğilmiş ve Efendimiz üç kere sırtını okşamış. Rivayete göre kedilerin sırt üstü düşmemesinin sırrı, Müezza’nın sırtına Yüce Peygamberimizin ellerinin değmesindendir.

Bir başka ilgimi çeken şey ise:

Kedilerin son derece temiz hayvanlar olmasıydı.

Mesela kediler, dünyanın en ıssız yerinde bile tuvaletini yapsa, toprağı kazar ve işi bittikten sonra bunun üstünü muhakkak kapatır.

Toprağı sağ patileriyle açıp, sol patileriyle kapatırlar. Ve en son patilerinde pislik kalmaması içinde patilerini silkelerler.

Vücut temizliklerini mikrop öldürücü ve dezenfektan özelliği olan tükürükleri ile yaparlar…

Ayrıca da çocuklar ve yetişkinler için terapi işlevi görürler…

Bunları okuyup, bu sevimli mahlukatları yaratan Rabbimin güzel işlerine ve hediyelerine hayran olmamak ve ona şükretmemek mümkün mü?

Müezza iyi ki geldin ve iyi ki bana arkadaş oldun…

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!