Baraj Mühendisleri Kunduzlar

Canlılar Âlemi Çevremiz Bilim Genel Kültür

‘Baraj mühendisleri’ derken kunduzlardan söz ediyorum sevgili arkadaşlar. Onların acayip mühendislik özelliklerini de şimdi anlatacağım size.

Kunduzlar vücutları yüzmeye çok uygun yaratılan, çok sevimli hayvanlar. Ayakları perdeli olduğundan suyu kolayca itiyorlar. Arka kuyrukları dev bir palet gibi ve bu sayede suyun içinde çok rahat hareket ediyorlar. 

Suyun altındayken kunduzların kulakları ve burun delikleri, suyun içeri girmesini engelleyecek şekilde kapaklı yaratılıyor ve böylece korunuyorlar. 

Su altında saatte 12 km hız yapıyorlar ve gözlerini suyun zararlı etkisinden korumak için saydam olan göz kapaklarını deniz gözlüğü olarak kullanıyorlar.

Kunduz çiftleri kendilerine yeni yuva yapmak için göç eden canlılar. Bu nedenle su kanalları, ağaçtan kulübeler, yeraltı inleri ve özellikle akarsular üzerinde barajlar yapıyorlar. Bu barajların uzunluğu bazen 20 metreyi buluyor.

Akarsularda yuva yapmaları için suyun durgun olması gerekiyor. Kunduzlar da öncelikle akarsuyun önünü kesiyorlar. Tıpkı bir baraj yapar gibi ağaçları üst üste koyup suyu keserek bir göl oluşturuyorlar. Böylece kendilerine hem beslenme hem de yaşam alanı yapmış oluyorlar…

Kunduzlar bu gölü oluşturmak için ağaç keserken ellerini ve dişlerini kullanıyorlar. Peki dişleri nasıl bu kadar dayanıklı? Meselâ biz bir dalı ısırmaya kalksak dişlerimiz hemen kırılabilir… Ancak kunduzlara özel dişler verildiği için çok rahat ağaçları kemirebiliyorlar. 

Üstelik kunduzların kesici ön dişleri çok kısa bir sürede uzuyor. Ve bu durum hayatları boyunca hep böyle devam ediyor. Çünkü buna ihtiyaçları var ve her şeyin tek yaratıcısı ve sahibi olan Allah, her canlıya, neye ihtiyacı varsa onu veriyor… 

Bir dişi ve erkek kunduz, 1 yıl içinde 400’e yakın ağacı devirebiliyor. Acayip değil mi?

Eğer kunduzların dişleri böyle olmasaydı, hem beslenemez hem de yuva yapamazlardı. Bu da onların açlıktan ölmelerine sebep olur, soyları da tükenirdi.

 

Peki arkadaşlar, kunduzlar bu barajları nasıl yapıyorlar? 

Baraj için ilk iş olarak kalın dalları dere yatağının içine doğru itiyorlar. Ardından daha ince dalları, daha ağır olanların üzerine yığıyorlar. Ancak bunları akarsu yatağına sağlam bir şekilde yerleştirmeleri gerekiyor. Yoksa akan su, yaptıklarını alır götürür.

Bunun için önce büyük kazıkları taşlarla ağırlaştırarak akarsuyun içinde iyice sabitliyorlar. 

Ama kolayca dağılmaması için başka bir destek daha yapıyorlar: Yığdıkları dalları, kil ve yapraklardan yaptıkları özel bir harçla birbirlerine yapıştırıyorlar. Bu harç su geçirmiyor ve suyun aşındırıcı gücüne karşı da çok dayanıklı. 

Ve böylece yaptıkları set her geçen gün biraz daha büyüyor ve sağlamlaşıyor. Set büyüdükçe önünde oluşan su birikintisi de yükseliyor. Birkaç aylık çalışma sonunda bir baraj göleti yapmış oluyorlar. 

Ancak gölet büyüdükçe barajı da sağlamlaştırmaları ve bir yandan da çatlaklarını onarmaları gerekiyor. Bunun için de kuyruklarıyla ağaçların aralarını hem çamurla dolduruyor hem de çalılarla kapatıyorlar. 

Sevgili arkadaşlar, kunduzlar böylesine güçlü akan bir suyu durdurmayı nasıl başarıyorlar? Bu nereden akıllarına geliyor? İnsanların yaptıkları barajları inceleyip, tekniğini öğrenerek mi karar veriyorlar?..

Her kunduz böyle bir yuva yapmayı doğuştan biliyor. Elbette ki bunlar tesadüf ve kendi kendine olan şeyler değil. Durup dururken “hadi gelin baraj kurup, suyun ortasına bir yuva yapalım” demiyorlar herhalde! Bütün bu beceriler, daha doğmadan onlara öğretiliyor. Bu yüzden işlerini bu kadar iyi yapıyorlar. Koca ağaçları nasıl devireceklerini, nasıl suya taşıyacaklarını da böylece biliyorlar. 

Şimdi bütün hayvanları ve yaptıkları akıllıca işleri düşünelim arkadaşlar. Akılları olmadıkları halde, bu işleri çok akıllıymış gibi yapıyorlar. Demek ki onlar, bu işleri kendiliklerinden yapmıyorlar. Allah onları lazım olan işlerde çalıştırıyor. 

Bütün canlılar kendilerine Allah’ın öğrettiği şekilde çalışıyorlar. Daha doğdukları andan itibaren hepsi nasıl davranacaklarını çok iyi biliyorlar. İnsanlar da, hayvanların yaptıklarını çözmek için yıllarca çalışıyorlar. Teknolojik aletler kullanıyor, kitaplar okuyor, deneyler yapıyorlar. Ama hayvanlar, insanların anlamak için çalışıp çabaladığı işleri doğduktan kısa süre sonra, büyük bir beceri ve kolaylıkla yapıyorlar. 

Allah her şeyi sevk eden ve idare edendir ve bütün canlıları üstün özelliklerle yaratan Odur. 

Kutsal Kitabımız Kur’an’dan şu ayetle yazımızı bitirelim: 

“Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.” (Nur Suresi, 45)

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!