Çizgili Atlar

Canlılar Âlemi Çevremiz Genel Kültür

“Çizgili atlar” sevgili arkadaşlar, evet, zebralardan söz ediyorum. Resimli kitaplarınızda, internette ve hayvanat bahçesine gittiyseniz de canlı canlı görmüşsünüzdür o sevimli hayvanları. Biz yalnızca gece yatarken pijama giyeriz ama zebralar sürekli pijamayla dolaşırlar diyebiliriz. 

Tıpkı atlar gibi, yele denilen saçlara sahip zebralar. Vücut yapıları da onlara benzer şekilde yaratılmış ve en az atlar kadar hızlı koşabiliyorlar. 

Ancak bu iki güzel canlı arasında görünüm açısından biraz fark var. Az önce de söz ettiğim gibi, zebranın başından tırnaklarına kadar tüm bedeni düzgün şeritlerle kaplanmış. Bunlar basit şeritler değil ve bu düzenli çizgiler her zebraya özel olarak yaratılıyor. Her insanın parmak izinin farklı olduğunu biliyorsunuz arkadaşlar değil mi? İşte zebraların bu pijama gibi çizgileri de her birinde farklı. Bu çizgiler her birinin kimlik kartı gibi. 

Sürü halinde yaşayan zebraların dikey olan çizgileri aynı zamanda savunmalarında yardımcı oluyor. Hepsi bir arada durduklarında, kendilerini avlamak isteyen kaplan ve aslanlar bu çizgilerden dolayı sürüyü bir bütün gibi görüyorlar. Kaplan ya da aslan, avlayacağı zebrayı seçmekte zorluk çekiyor. İşte bu da zebralar için iyi bir korunma oluyor. 

Bir tehlike durumunda anne ve baba zebralar, sürüdeki yavruları koruyabilmek için onları sürünün iç kısmına doğru itiyorlar. Zebra sürüsü hep birlikte koşarken yavrular hep kalabalığın iç kısmında kalıyorlar.

Yavru zebralar doğduktan yarım saat kadar sonra titreyerek de olsa kalkıp yürümeye ve hemen annelerinin sütlerini emmeye başlıyorlar. Süt her canlı için olduğu gibi, zebralar için de çok önemli. Allah’ın onlar için özel formülüyle yarattığı pembe renkteki sütleri, zebraları hastalıklardan koruyor.  

Dünyaya gözlerini yeni açan bir yavru zebra annesinin yanından hiç ayrılmıyor. Çünkü yeni doğmuş bir zebra, yeni yeni açılan o güzel gözleriyle ne düşmanlarını görebilir, ne de o titreyen bacaklarıyla onlardan kaçabilir. Bu minik zebra doğar doğmaz düşmanlarının olduğunu ve annesinin yanında durarak korunabileceğini nereden biliyor dersiniz? İşte, her şeye ihtiyaçlarını öğreten Allah, bu yavruya da doğduğu andan büyüyene kadar annesinin yanından ayrılmaması gerektiğini ilham olarak bildiriyor.

Zebraların en sevdikleri şey neymiş biliyor musunuz? Toz banyosuymuş arkadaşlar. Bu toz banyosu, üzerlerindeki asalak böcekleri temizlemelerini sağlıyor. Temizlik sırasında zebraların yardımcıları da var. Oxpecker kuşları, zebraların üzerlerine konup onların hastalanmasına ve kaşınmasına sebep olan asalak böcekleri ayıklıyorlar. Allah, o kuşları yönlendirmese, zebralar onlara dertlerini nasıl anlatacak, onlardan nasıl faydalanacak değil mi arkadaşlar? Gördüğünüz gibi, merhametlilerin merhametlisi Rabbimiz, bazı canlıları birbirine yardımcı olarak çalıştırıyor.

Ayrıca zebraların çok su ihtiyaçları oluyor. Allah onlara hassas koku alma duyusu veriyor, böylece sıcakta fazla vakit kaybetmeden suyu buluyorlar. Hatta çukur açarak suyu ortaya çıkarıyorlar.

Allah’ın zebralara doğuştan verdiği görme, işitme ve koku alma duyuları çok hassas. Duyu organlarının böyle hassas olması, zebraların düşmanlarını çok çabuk fark edip kaçmalarını sağlıyor. Düşmanlarından kaçmaya başladıklarında inanılmaz bir hıza ulaşıyorlar. Zebra sürüsü uykuya daldığında bir veya iki zebra tehlikelere karşı nöbetçilik yapıyorlar.

Zebraların sürüler halinde uyum içinde yaşamaları ve aralarında iş bölümü yapmaları çok ilginç. Bütün bu özellikleri—ki burada pek azını paylaştım—onlara Allah veriyor. Aksi halde mesela zebraların uykularından fedakârlık yaparak gece boyunca sürülerine nöbet tutarlar mı; bu akılsız canlılar böyle akıllı gibi işler yapabilirler mi? Demek ki, bu akılsız canlılara bu akıllıca işleri Allah yaptırıyor.

Yorum Ekle

Sesini Yükselt!

Yorumunu Herkesle Paylaş En Çok
Beğeni Alan Yorum En Üstte Yayınlansın.

Yorum yapabilmek için giriş yapınız
Henüz hiç yorum yapılmadı, ilk yorumu yapan sen ol!